Güncel Sendika Haberleri

20 Mart, 2012

NEVRUZ BAYRAMI İLE BAHARA HOŞ GELDİN DİYORUZ

 

NEVRUZ BAYRAMI İLE BAHARA HOŞ GELDİN DİYORUZ

Nevruz; tüm insanlığa mal olmuş; evrenin muhteşem ritminden kaynaklanan ve doğa ile bütünleşmiş bir bayramdır. Bu yönüyle de insanlığın en eski zamanlardan günümüze kadar coşkuyla kutladığı bir bayram olmuştur. Nevruzda evrenin, güneşin, doğanın coşkusu ve heyecanı saklıdır. Doğanın yeşerdiği, doğurganlığın arttığı, yeni oluşumların ortaya çıktığı bir gündür Nevruz.

Yaşadığımız coğrafya,  Mezopotamya, Ortadoğu, Anadolu, Akdeniz, Ege, Karadeniz, hiçbir coğrafyaya nasip olmayacak kültürel zenginliklerle doludur. Çok tanrılı mitolojiler, tek tanrılı dinler hep bu coğrafyadan doğmuştur. Başka bir deyişle uygarlıklar beşiğidir yaşadığımız coğrafya.

Aynı zamanda zengin bir coğrafyadır yaşadığımız coğrafya. Bu zenginliklere sahip olmak adına topluluklar birbiriyle çatışma halinde olmuş ve yıllarca süren savaşlar yaşanmıştır. Ancak bu topraklar üzerinde bir paylaşım kavgası sürerken, bir taraftan da bir ortak yaşama kültürü de oluşmuştur. Farklı inançlar ve etnik yapılar bu coğrafyada birlikte yaşama kültürü oluşturmuşlardır.

Nevruz, insanların birlikte oluşturdukları bu ortak kültürün adıdır da aynı zamanda. İnsanoğlunun yaşam serüveninde bir mihenk taşıdır. Baharın coşkusu, özgürlüğün ve mutluluğunun sembolü olmuştur. Bu nedenle bu coğrafyanın insanları Nevruzu en iyi biçimde kutlamalı ve yaşatmalıdırlar. Nevruz ayrışmanın değil birlik ve beraberliğin sembolü olmalıdır. Bunu yapacak olanlar da yine bu coğrafyanın insanlarıdır.

Bugün aslında karşımızda duran temel soru şudur: Nevruzu ayrışmanın, şiddetin, kavganın ve iç çatışmaların sembolü olarak mı; yoksa barış ve kardeşliğin, ortak yaşamanın, eşit paylaşmanın, mutluluğun, baharın verdiği coşku ve heyecanın sembolü olarak mı kutlayacağız?

Bölgemiz bugün ciddi sorunlarla karşı karşıyadır. Emperyalizm, gözünü bölgemize dikmiştir. Bu nedenle bir taraftan ülkemizde etnik ve dinsel ayrımcılığı körüklerken; diğer taraftan Ortadoğu yeniden biçimlendirilmeye çalışılmaktadır.  Irak, Suriye ve bütün kuzey Afrika ülkelerinde yaşananları bu bağlamda değerlendirmek gereklidir. Bu emperyalist projelerin farkında olmak son derece önemlidir. Çünkü bu coğrafyanın merkezinde bulunan Türkiye, bu olaylardan en çok etkilenecek ülkedir. 

Eğer yukarıda sorulan temel sorulardan ilki geçerli olursa, Türkiye’yi gerçekten çok zor günler bekliyor demektir. Bugün Nevruzu şiddetin bir parçası haline getirenler yakın bir gelecekte, bunun ülkemizi büyük felaketlere sürükleyebileceğinin hesabını yapmak zorundadırlar. Oysa nevruza ulusal bir bütünlük içerisinde sahip çıkmak yaşayabileceğimiz pek çok sorunu da kendiliğinden halledecektir.

Nevruz kutlamalarının sevinç ve mutluluk getirmesi yerine, çatışma ve gözyaşı getirmesi bu bağlamda düşünülmelidir. Çünkü bu coğrafya büyük uygarlıkların ortaya çıktığı bir coğrafya olduğu gibi, büyük çatışmaların olduğu bir coğrafyadır. Bu gerçek asla göz ardı edilmemelidir.

Emek örgütü olmanın bilinciyle vereceğimiz antiemperyalist mücadele, bu sorunun çözümünde önemli bir rol oynayacaktır. Bu nedenle her zaman, ayrışmayı değil, bütünleşmeyi; çatışmayı değil uzlaşmayı ve sınıf bilinciyle ortak mücadele etmeyi savunmalı ve ön plana çıkarmalıyız. İşte o zaman Nevruzun gelişini büyük coşkuyla karşılayıp o heyecanı yaşamamız mümkün olacaktır. Ve bizler inanıyoruz ki o günler çok yakındır. Baharın sevinci, özgürlüğün coşkusu ve emperyalizme karşı ortak mücadele edebilmenin heyecanıyla, ulusumuzun ve  tüm insanlığın Nevruz Bayramı’nı kutluyor, yeni baharın bütün dünyaya barış ve huzur getirmesini diliyoruz.

Merkez Yönetim Kurulu