Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti’nin ilk genel sekreteri, Türk Tarih Kurumu’nun kurucu üyesi, vatanperver Doktor Reşit Galip, 19 Eylül 1932'de Atatürk tarafından Milli Eğitim Bakanlığı görevine getirilmiştir. Ülkenin kalkındırılmasının köylerden başlatılması gerektiği düşüncesinden hareketle köy enstitülerinin kurulmasına da öncül teşkil eden fikirleri hayata sokan Reşit Galip, 23 Nisan 1933'te “Öğrenci Andı”nı yazarak, Türk çocuklarına armağan etmiştir. O tarihten sonra 1972 ve 1997 yıllarında alınan kararlarla bazı bölümleri değiştirilen andımız, yaklaşık 70 yıldır her sabah derslerden önce ilköğretim öğrencilerimiz tarafından okunmaktadır.
Emperyalist güçlerden bağımsız bir ulus yaratmak yoluyla, Atatürk’ün öncülüğünde gelişen egemenlik anlayışını özümseyemeyenler bugün, Türkiye’nin üniter yapısını hedef almakta, bağımsız bir ulusun ve bireylerinin özgürlüğünü türban, anadil, öğrenci andı söylemlerine indirgemektedirler. Bu yolla egemenlik ve onu oluşturan kavramları karartarak, içini boşaltmaya çalışmaktadırlar.
Dün, ilköğretim okullarında okutulan “Öğrenci Andı”nın kaldırılmasını isteyen bazı dernek üyeleri, Başbakanlık ve Milli Eğitim Bakanlığı’na mektup gönderdiler. Aynı zamanda Fatih postanesi önünde çocuklarıyla birlikte eylem yapan bu gruplar, attıkları sloganlarla Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ırkçı ilan edecek kadar hadlerini aşmışlardır. Cumhuriyet’in kazanımlarını yok sayanlar, üzerlerinde yaşadıkları toprağı onlara armağan edebilmek için tüm varlığını ortaya koymuş bir devlet büyüğünü bugün hala saygıyla anıyor olmamızı, putçuluk olarak algılamaktadırlar. Eğitim-İş olarak, bu anlayış sahiplerini ve hakaret boyutuna varan retçi söylemlerini şiddetle kınıyoruz.
Yine benzer şekilde bu taleplerini sık sık dile getiren bazı kesimlerce, anadilde eğitimin demokratik bir hak olduğu yönünde nutuklar atılırken, antidemokratik yollarla çocuklar okullara gönderilmemiş, eğitim boykot edilmiştir. Tüm bu tartışmalarsa yasalar üzerinden değil, uzlaşı şansı bırakmayan çatışma noktalarında yapılmaya çalışılmış; ülkemizin üniter yapısı, ileriye dönük projeler çerçevesinde haritalar üzerinde parçalanmıştır. Ulusu, “belirli coğrafi sınırlar içinde yaşayan, bir resmi dili olan, ortak kanunları etrafında örgütlenen insanlardan oluşan bir birlik” olgusu içinde algılayamayan aynı kesimler, yoksunluklara veya ayrıcalıklara dayalı durağan bir toplumsal hiyerarşinin belirginleştiği bir siyasal ortam idealiyle, demokratik ve laik değerlere saldırmaktan geri durmamaktadırlar. Bu anlamda, öğretim birliği yasasıyla hedeflenen çağdaş eğitim anlayışını ve ulus bilincini ortadan kaldırmaya, toplum içinde ayrılık tohumları ekmeye, ülkenin birlik ve bütünlüğüne kasteden hiçbir talebi, demokratik ve laik bir ülkenin, yurtsever eğitimcileri olarak kabul etmemiz kesinlikle mümkün değildir.
Eğitim-İş olarak; ülke gündemine ilişkin sorunların, demokratik değerleri yansıtacak bir çözüme kavuşturulması konusunda iyi niyet taşımayan ve andımızın kaldırılmasına yönelik söylemleriyle, toplumu provoke etmeye yönelik tartışmalar yaratan grupların ve temsil ettikleri görüşler karşısında duyarsız kalmamız mümkün değildir. Çünkü ülkemize ve birbirimize karşı duyduğumuz sorumluluğun gereği olarak, temel hak ve özgürlüklerimizin kendiliğinden korunduğu, toplum olarak devletin önüne geçerek, onun politikalarına yön verebildiğimiz bir vatandaşlık düzeyine ulaşabilmemiz açısından, bu son derece önem taşımaktadır.
Temel amacı, hukuka, demokrasiye, özgürlüklere, bilime ve eğitime önem veren, Büyük Önder Atatürk’ün devrimlerinin izini süren bir nesil yetiştirmek olan ulusal eğitim sistemini yıkmaya çalışanların; özellikle de Türk toplumunun siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel yaşamında bir dönüm noktası olan Atatürk’ü gerici olarak yaftalayanlara bu hadsizliklerini bildirmek konusunda gereken her türlü hukuki yola başvuracağımızın bilinmesini istiyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur…
Veli DEMİR
Genel Başkan