3 Mart 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğretim Birliği Yasası) eğitimin ulusallaşmasını, çağdaşlaşmasını, laik ve demokratik bir yapıya kavuşmasını sağlayan en önemli devrim yasalarından biridir. Devrim yasalarının çıkarılışının 86. yılında yaşadıklarımızla bunu çok daha iyi anlıyoruz.
Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun çıkarılmasıyla, farklı kurumlar tarafından beslenen ve yönetilen, çağının gereklerini karşılamayan eğitim kurumlarının varlığına son verilmiş, her türlü yönetim ve denetim Mili Eğitim Bakanlığı’na verilerek öğretim birliği sağlanmıştır.
Tevhid-i Tedrisat Kanunu çağdaş, laik Türkiye’nin kültür ve eğitim hayatında en önemli kazanımı sağlayan bir süreçtir.
Bu süreçte, çocuklarımızın ve gençlerimizin çağdaş kurumlarda, karma eğitimle ideallerini genişletip aralarında ulus bilinci oluşturularak laik, demokratik, akılcı, bilimsel değerler taşıyacak bir yapının oluşturulması sağlanmıştır. Böylece ulus devletin de temelleri atılmış ve yasa, önemi gereği anayasa tarafından da koruma altına alınmıştır.
Ancak 1950’li yıllardan sonra, ülkeyi yöneten iktidarlar, çağdışı bir anlayışla Öğretim Birliği Yasası’nı delerek başlangıcındaki hedef ve ruhundan uzaklaştırma girişimlerinde bulunmuşlar, bunda da oldukça başarılı olmuşlardır. Bu konuda en çarpıcı örnek Köy Enstitülerinin kapatılmasıdır.
Günümüzde ise özelleştirme ve dinselleştirme hareketleri artarak devam etmekte bunun sonucunda program geliştirme, öğretmenleri ve geleceğimizin güvencesi çocuklarımızı yetiştirmede olması gerekenden saparak teslimiyetçi, akılcı olmayan, bilimsel düşünce ve çağdaş yaşamdan uzak, ulusal duyguyu bünyesinde barındırmayan, rejimle kavgalı, Atatürk düşmanı bir kuşak yetiştirilmeye çalışılmaktadır.
Ne yazık ki, eğitimimiz Cumhuriyetle kazandığı temel niteliklerden hızla uzaklaştırılmaktadır. Hazırlanan programlar, kitaplar dinsel içeriklidir. Çağdaş ölçütlerden ve bilimsellikten yoksundur. Eğitim yönetimi kadroları da aynı özellikleri yansıtmaktadır. Cumhuriyet karşıtı bu kadrolarla ve bu kafalarla ancak tarikatlara, cemaatlere adam yetiştiren altyapılar oluşturulur. Yaşadığı dünyanın sorunlarını, çözüm yollarını kavramadan din bezirganlarının hurafeleriyle korkunun tuzaklarına düşürülmüş bir gençlik, olsa olsa tarikat şeyhlerine mürit olur. Egemen güçlerin de, erki elinde bulunduranların da, ülkemizi sömürgeleştirmek isteyen emperyalistlerin de istediği budur. Bilinçli, özgür düşünüp karar veren, haksızlığa ve zulme karşı duran, aklı ve yüreği ile bu ulusun geleceğine sahip çıkan bir gençliği istememektedirler.
AKP iktidarıyla birlikte, eğitimde “özelleştirme” ve “dinselleştirme” hareketleri artarak devam etmektedir. Böylece eğitimimizde tarikat ve cemaatler daha etkin hale gelmektedir. Bunun sonucunda Türk Eğitim Sistemi, geleceğimizin güvencesi çocuklarımızı yetiştirmede oldukça yetersiz, teslimiyetçi, akıldışı, bilimsellikten ve çağdaşlıktan uzak, ulusal nitelikten yoksun, rejimle kavgalı, Atatürk düşmanı bir kuşak yetiştirme projesine dönüştürülmüştür. Bu gerici anlayışla okullarımız, üniversitelerimiz adeta medreseleştirilmektedir.
Bugün ülkemizde, inançlı yoksul halkımızın çocuklarını şeriatçı bir anlayışta yetiştiren binlerce vakıf, kurs, öğrenci yurdu, özel dershane, pansiyon, ev, radyo-televizyon, yerel gazete, dergi ve yayınevi bulunmaktadır. Kısaca denetim dışı faaliyet gösteren birçok kurum cumhuriyet düşmanı, gerici kuşaklar yetiştirmektedir.
Emperyalist güçler, Türkiye Cumhuriyeti’nin eğitim öğretim birliğini bozup ulus devlet modelini yıkmaya çalışmakta, böylece Ortadoğu, Kafkasya, Balkanlar’da yaşanan etnik ve mezhep çatışmalarının bir benzerinin ülkemizde de yaşanması için zemin hazırlamaktadırlar. Böylece üniter devlet yapımız yok edilmek istenmektedir.
Ulusal eğitimin temel ilkelerine bağlı, nitelikli insan yetiştirilmesini ülkemizin geleceği için çok önemsiyoruz. Araştıran, sorgulayan ve öğrendiklerini yaşamında uygulayan insanı yetiştiren, çağdaş ve evrensel ölçütlere uygun, laik ve bilimsel bir eğitim, “çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkma” hedefine ulaşmanın tek yoludur. Ruhunu, aklını ve vicdanını başkasına emanet edenlerle, birilerine körü körüne boyun eğenlerle büyük hedeflere asla varılamaz. Ancak aklı ve vicdanı özgür olanlar, büyük işleri başarabilirler. Bunu, Cumhuriyetimizin “Öğretim Birliği Yasası”nın sağladığı ulusal eğitim anlayışıyla yetişmiş olan gençlerimiz başaracaklardır.
Bizler, bu gerçekler dahilinde, dinlenmemek üzere çıktığımız bu yolda, Atatürk ilke ve devrimlerine, Cumhuriyetimizin kazanımlarına, ülke bütünlüğüne, laik, bilimsel, demokratik, eşitlikçi ve parasız eğitime sahip çıkmaya devam edeceğiz, bu kararlılıktan asla vazgeçmeyeceğiz.
Eğitim-İş Sendikası
Genel Merkez Yönetim Kurulu adına
LEVENT AKÇA
Atatürkçü Düşünce Derneği Cumhuriyet Kadınları Derneği Eğitim-İş Sendikası
Genel Merkezi Genel Merkezi Genel Merkezi
Türk Hukuk Kurumu Ziraat Mühendisleri Odası Nükleer Tehlikeye Karşı Barış ve Başkanlığı Genel Merkezi Çevre İçin Sağlıkçılar Derneği
Tüketici Hakları Derneği
Genel Merkezi