Güncel Sendika Haberleri

16 Mart, 2020

ÖĞRETMEN OKULLARININ 172. KURULUŞ YIL DÖNÜMÜNÜN BİR MİLAT OLMASINI İSTİYORUZ!

Bugün Öğretmen Okullarının kuruluşunun 172. yıl dönümünü kutluyoruz. Eğitim-İş olarak, bu yıl dönümünü sadece geçmişi anmak değil, geleceği inşa etmek için de kıymetli buluyoruz. Çünkü ülkemizin eğitim sisteminin bugün en tökezlediği alanlarda birisi de öğretmen yetiştirmedeki hatalar ve yetiştirilen öğretmenlerin doğru yönlendirilmemesi/görevlendirilmemesi sorunudur.

Eksiklikleri, kat edilen yolun azlığını tespit edebilmemiz için geçmişe dönüp hatırlamak ve bugün ile kıyaslamak gereklidir.

Bilindiği üzere İlk kez bugünkü anlamda çağdaş öğretmen yetiştirmek için 16 Mart 1848'de "Darülmuallimin" adında öğretmen okulu açılmıştır. Bu tarih, öğretmen okullarının ilk kuruluş tarihi olarak kabul edilmekte ve bugüne kadar her yılın 16 Mart tarihi öğretmen okullarının kuruluş yıl dönümü olarak kutlanmaktadır.

Cumhuriyetin kuruluş döneminde de eğitime ve öğretmen yetiştirme konularına ayrıca önem verilmiş, TBMM'nin açılışından bir ay sonra, Milli Eğitim Bakanlığı kurulmuştur. Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Atatürk “Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” derken Türk insanının eğitiminde en önemli görevi öğretmenlere yüklemiştir. Daha sonra 1940 yılında Türkiye’de nitelikli öğretmen yetiştirme alanında devrim niteliği taşıyan Köy Enstitüleri kurulmuştur. Köy Enstitüleri, neredeyse tüm Anadolu'nun okulsuz ve öğretmensiz olduğu gerçeği göz önüne alınarak ilkokul mezunu zeki köy çocuklarının bu okullarda yetiştirildikten sonra yeniden köylere giderek öğretmen olarak çalışmaları düşüncesiyle işlemiştir. Bu devrimsel düşünce, çok kısa zamanda ülkemize büyük faydalar sağlamıştır.

1973 yılında çıkarılan Milli Eğitim Temel Kanunu gereği, öğretmenlerin yükseköğretimde yetiştirilmeleri adına lise dengi ilk öğretmen okulları 1974 yılında kapatılıp iki yıllık eğitim enstitülerine dönüştürülmüştür. 1982 yılında yürürlüğe giren 41 Sayılı Kanun Hükmündeki Kararname ile iki yıllık eğitim enstitüleri eğitim yüksek okuluna dönüştürülerek eğitim fakültelerine bağlanmıştır. 1989 yılından itibaren eğitim yüksek okullarının süresi dört yıla çıkarılmış ve bazıları eğitim fakülteleriyle birleştirilerek bu kurumlar "Sınıf Öğretmenliği Bölümüne" dönüştürülmüştür.

172 yıllık öğretmen yetiştirme tecrübemiz ve Cumhuriyet tarihimiz boyunca Köy Enstitüleri’nden başlayarak öğretmen yetiştirme konusunda önemli adımlar atılmasına karşın günümüzde hem öğretmen yetiştirme sisteminde, hem de yetiştirilen öğretmenlerin istihdamında ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır.

1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 43. Maddesinde; “Öğretmenlik mesleği, devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleği” olarak tanımlanmaktadır. Ancak eğitim planlamalarındaki yanlışlıklar ve aksaklıklar ile eğitime yapılan gelişigüzel müdahaleler nedeniyle ortaya çıkan öğretmen ihtiyacını kapatmak için, öğretmen niteliğini taşımayan kişilerin bu göreve atanması önemli bir sorun olarak önümüzde durmaktadır. Yıllardır izlenen yanlış politikalar yüzünden her meslekten kişiler öğretmenliğe atanmış, Türkiye’de öğretmenlik kolay elde edilebilen, herkesin yapabileceği bir meslek konumuna getirilmiştir. Bu uygulamalar kuşkusuz, öğretmenlik mesleğinin statü ve saygınlığını azaltmıştır.

Eğitim fakültelerine yeterli öğretim üyesinin sağlanamaması, fakültelere ihtiyaçtan fazla öğrenci alınması, öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısının en çok eğitim fakültelerinde olması, öğretmen yetiştirme projesinin başarılı bir şekilde yürütülebilmesinin önündeki en büyük engeli oluşturmaktadır. Bugün yapılacak iş, Köy Enstitüleri’nin felsefesi ile çağdaş özerk üniversitenin olanaklarını buluşturmak, üniversitede iyi öğretmen yetiştirme modelleri yaratmaktır. Bunun için ilk adım, üç büyük ilde birer “Eğitim Üniversitesi” kurmaktır. Bu üniversiteler, yakınlarındaki eğitim fakültelerini burada toplayarak yeni birimler oluşturmalıdır. Teknoloji ve ekonomi üniversitelerinin, enstitülerinin kurulabildiği ülkemizde, çok değişik branşlarda öğretmen yetiştiren bölüm ve dallardan oluşan “Eğitim Üniversitesi” de kurulabilir.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un da "Öğretmen yetiştirmede yeni bir ufka ihtiyacımız var" sözleriyle dikkat çektiği eksikliğin reçetesi, öğretmen yetiştirmedeki köklü geçmişimizden ilham almak, onu geliştirmektir.

Yeni bir öğretmen yetiştirme sitemi tariflenecekse bu sadece geçmişe bakmakla da mümkün olmayacaktır; öğretmenin anlamının da doğru tariflenmesi gerekmektedir. Bugün yanlış politikalarla itibarsızlaştırılan, yoksulluğa terk edilen öğretmenlik, onu hak ettiği yere koymayanlar tarafından yüceltilemez.

Hiç unutulmaması gereken şudur: Öğretmen sadece eğitimin dinamosu değil, geleceğin mimarıdır. Sosyal toplumun bilgeliğinin ortalamasını yükseltebilecek tek ivmedir. Devletin dahi nüfus edemeyeceği sosyal yaşantı alanlarında, barış ve huzurun yapı taşıdır. Ve en önemlisi bizzat Cumhuriyet kuran Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla gelecek nesillerin emanetçisidir. Doğru yetiştirilmeyen, kendisini geliştirmek için gerekli imkanlar tanınmayan, mesleki itibarı teslim edilmeyen öğretmenlerin, yukarıdaki misyonları tamamlaması eşyanın tabiatına aykırıdır. Ayrıca başarılı ve idealist gençlerin bu mesleğe atılmasına heves edeceği koşulları yaratmadan, öğretmen yetiştirme sistemi her zaman eksik kalacaktır. 

Bu alanda geçmişimizden bile geri olan tek husus öğretmen yetiştirme de değildir. Yetişmiş öğretmenlerin maruz kaldığı acı tablo da, yeni bir sistem inşa edilirken göz önünde bulundurulmalıdır.

Yıllarca öğretmen olmak için okuyan, bu alanda eğitim alan meslektaşlarımızın onca öğretmen açığına rağmen atanmaması ve son olarak kadrolu öğretmen alımının durdurularak sözleşmeli öğretmen sisteminin getirilmesi bugün eğitim sisteminin en önemli sorunlarından birisidir. KPSS gibi artık ölçümden uzak bir sistem varken, mülakat vasıtasıyla liyakat öldürülürken, öğretmenler kategorilere ayrıştırılarak ayrı ayrı sömürülürken sağlıklı bir sistemden bahsetmek mümkün değildir.

Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk "Öğretmenler, sizin başarınız Cumhuriyetin başarısı olacaktır", "Ulusları kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir." sözleri, bu sorunun aciliyetine ve vahametine ışık tutmaktadır.

Eğitim-İş olarak Öğretmen Okullarının kuruluşunun 172. yıl dönümünü kutluyor, öğretmen yetiştirmedeki bu köklü tarihimizin hakkını verecek bir sistemin kurulması için mücadelemizi sürdüreceğimizin altını çiziyoruz.

               MERKEZ YÖNETİM KURULU