Milli Eğitim Bakanlığı’nın, ücretli öğretmenlerin her ayın 1 ila 5’i arasında yatması gereken ders ücretlerini “ödenek yokluğu” gerekçesiyle 10 günden fazla geçmesine rağmen hala ödeyememesi, eğitim sistemindeki çürümeyi ve adaletsizliği açıkça ortaya koymaktadır. Zaten asgari ücretin bile altında ücretlerle çalıştırılan, güvencesiz ve modern kölelik koşullarına mahkum edilen ücretli öğretmenlere reva görülen bu durum, sadece bir yönetim zafiyeti değil, aynı zamanda insan hakları ihlalidir.
Her fırsatta eğitime en büyük bütçeyi ayırdık diye övünen MEB, emeğini sömürdüğü 100 bine yakın ücretli öğretmenin maaşını hala neden ödeyememektedir? Bir ülkede eğitim bütçesi öncelikle öğrencilerin nitelikli eğitime erişimini, eğitim emekçilerinin hak ettiği ücreti sağlamak için vardır. Ancak Türkiye’de bu bütçe, öğretmen maaşlarını bile karşılayamayacak hale getirilmiştir.
Ücretli öğretmenlik, MEB’in kronik hale getirdiği bir sorundur. Güvencesiz, sigortasız ve asgari ücretin altında maaşla çalıştırılan öğretmenler, adeta kölelik düzenine mahkum edilmiştir. Bu uygulama bir eğitim politikası değil, insanlık ve meslek onuruna aykırı bir sistemdir.
Kadrolu atama yapmayarak öğretmen açığını “ücretli” öğretmenlerle kapatmak, eğitime yapılan en büyük ihanettir.
Ücretli öğretmenler, sadece ayakta kalmaya çalışırken, geleceğimizi emanet ettiğimiz çocuklarımız nasıl nitelikli eğitim alacaktır?
MEB’e soruyoruz:
-“Eğitime büyük bütçe ayırdık” diye övünüyorsunuz. Peki bu bütçe nereye harcanmaktadır?
-Ödenek yok bahanesiyle ücretli öğretmenlere maaş ödenemiyor. Aynı bahaneyle MEB’in diğer harcamalarında da gecikme var mı, yoksa sadece öğretmenler mi mağdur ediliyor?
-Asgari ücretin altında maaşla çalıştırılan bu öğretmenlerin insanca yaşama hakkı ne zaman teslim edilecek?
Öğretmenlere insanca yaşayacak bir ücret ve güvenceli çalışma hakkı tanımayan bir sistemden ne toplumsal adalet ne de nitelikli bir eğitim beklenebilir.
MEB’e çağrımız nettir; ücretli öğretmenlik sistemine derhal son verilmeli, öğretmen açığı kadrolu atamalarla kapatılmalıdır.
Eğitim sisteminin temel taşı olan öğretmenlere yapılan bu haksızlıklar, sadece onların değil, Türkiye’nin geleceğine yapılan bir ihanettir.