Öğretmenlerin mesleki ilerlemesi, meslek kanunları, kariyer basamaklarına ilişkin ülke ve dünya deneyimlerini ve öğretmen görüşlerini içeren kapsamlı “Öğretmenlik Meslek Kanunu ve Kariyer Basamakları” raporumuzun tanıtım toplantısını yaptık.
Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen tanıtım toplantısı ve panele Genel Başkanımız Kadem Özbay, Genel Mali Sekreterimiz Hüseyin Selçuk, Genel Örgütlenme Sekreterimiz İlhan Yaşar, Genel Eğitim Sekreterimiz Suat Özkolay, Genel Basın Yayın ve Uluslararası İlişkiler Sekreterimiz Emine Çalık, Ankara 3 No’lu Şube Başkanımız Doğan Dağdelen ve Yönetim Kurulu Üyeleri, İstanbul 5 No’lu Şube Başkanı Hakan Uzun, İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Adem Yıldırım, İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Ahmet Cangı, İzmir 4 No’lu Şube Başkanı Haluk Dağdevir, İstanbul 3 No’lu Şube Sekreteri Bilge Turan Siviş, CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sertaç Eş, Birgün Gazetesi yazarı Ünal Özmen, ADD Yönetim Kurulu Üyeleri, Büro-İş Genel Başkanı Alay Hamzaçebi, önceki dönem MYK Üyemiz Maksut Balmuk, İlk Eğitim-İş’in Genel Başkanı Niyazi Altunya, Genel Sekreteri Erdal Çalı katıldı.
“BU ÜLKEDE YAŞADIĞIMIZ TABLODA EĞİTİMİN ADI VAR, KENDİSİ YOK”
Toplantının açış konuşmasını yapan Genel Başkanımız Kadem Özbay, şunları söyledi:
“Öğretmenlerin gerçek derdi ne? Öğretmenlerin gerçek derdi, geçim. Öğretmenlerin gerçek derdi, mesleki itibarları. Öğretmenlik Meslek Kanunu adı ama öğretmenin kendisi yok. Öğretmenin derdini dert edinen bir anlayış yok. Öğretmenin iş güvencesine ve örgütlenmesine yönelik tuzaklar içeriyor. Öğretmen, bugün aldığı maaşıyla ev kirasını ödeyemez durumda. Sözde bu Meslek Kanunu, öğretmenin özlük haklarıyla ilgili hiçbir iyileştirme içermezken mevcut haklarını da geriye götüren, hatta bu iktidar döneminde de en çok konuşulan değerler eğitimi var, bunu da yerle bir eden bir şey. Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda öğretmenin adı var, içinde kendisi yok, fikri yok, düşüncesi yok.
Tıpkı şunun gibi; bu ülkede yaşadığımız tabloda eğitimin adı var, kendisi yok. Ama Bakan’ın, Bakanlığın reklamı var.
Bu ülkede devlet okullarında bile eğitim, satın alınabilir bir hizmet haline dönüşmüş. Eğer sizin mahallenizdeki okula bu ülkeyi yönetenlerin çocukları gitmiyorsa işte gerçek orada. Bu Meslek Kanunu, yalnızca öğretmenleri kariyer basamakları üzerinden… ‘Daha fazla para alırsınız’… Tek amaç bu değil. Bu, aynı zamanda örgütlenme hakkına da bir saldırı. Yürütmeye yetkiler de veriliyor. Disiplin yetkisi veriliyor. Açıkçası bu kanunla çözülen bir sonunu yok öğrenmenin, hatta mevcut haklarını de kaybediyor.”
Özbay’ın konuşmasının ardından raporun yazarları, Prof. Dr. Meral Uysal, Prof. Dr. Ahmet Yıldız, Dr. Nurcan Korkmaz, Aynur Demirli, M. Murat Öngel, Murat Kaymak, Ali Tansu Balcı ile gerçekleştirilen paneli geçildi.
“ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU, BİR KOT KANUN OLMA ÖZELLİĞİ GÖSTERMİYOR”
Hacettepe Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olan Aynur Demirli de Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun bir kot kanun olma özelliği göstermediğini belirterek, “Aslında gerekçesinde böyle bir iddia var. Fakat bu iddiayı karşılamıyor. Çünkü öğretmenler hâlâ diğer pek çok yasada mevcut düzenlemeyle bağlılar. Bu alanı baştan sona doğru düzenleyen bir kanun iddiasını kesinlikle karşılayan bir kanun değil. Türkiye’deki meslek kanunu yapım gereği değerlendirildiğinde ÖMK’nın bir meslek kanunu olarak değerlendirilmesi oldukça zor görünüyor” dedi.
Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Yıldız, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in ÖMK ile ilgili yazısını eleştirerek şunları söyledi:
“‘Sorunun kaynağı okullar arası eşitsizlik değil, derin nitelik farkları değil, ailelerin sınıfsal kompozisyonlarına göre farklılaşan sınıflar ve okullar değil.’ Peki neymiş? Kendi sorumluluk alanındaki öğretmen yetiştirme sistemiymiş. Burada sorunun kaynağının, öğretmen yetiştirme sisteminden çok, son yıllarda derinleşen okullar arasındaki nitelik farkı olduğu çok açıktır. Deneyimli öğretmenlerin de çoğunlukla daha iyi koşullardaki okullarda görev yaptığını biliyoruz. Başka bir deyişle deneyimli öğretmenlerin görev yaptığı okullar, daha donanımlı, ulaşım açısından daha elverişli, öğrencilerinin kültürel, sosyal sermayelerinin daha güçlü olduğu okullar. Dolayısıyla yanıtlanması gereken soru şudur bizce, sorulması gereken soru şudur; öğretmenler deneyimli oldukları için mi bazı okullarda öğrenci başarısı artmaktadır, yoksa donanımlı, avantajlı okullarda mı deneyimli öğretmenler görev yapmaktadır?
“YANİ ÖĞRENCİNİN SOSYO-EKONOMİK DURUMU YÜKSELDİKÇE PUANI DA YÜKSELİYOR”
Yani öğrencinin sosyoekonomik durumu yükseldikçe puanı da yükseliyor. Kısacası okula yorgun ve aç gelen öğrencilerin bulunduğu okulları diğer avantajlı okullarla başarı puanı açısından karşılaştırıp sorunu öğretmenlerin deneyimsizliğine bağlamanın ne kadar isabetli bir tespit olduğu tartışmalıdır.”
“TÜM DÜNYADA ÖĞRETMEN MOTİVASYON KRİZİNDEN SÖZ ETMEK MÜMKÜN”
Ankara Üniversitesi Öğretim Görevlisi Nurcan Korkmaz, “Tüm dünyada öğretmen motivasyon krizinden söz etmek mümkün. Başarılı öğrenciler, öğretmenliğe girmek istemiyor. Öğretmen olmuş olan, çok çalışan öğretmenler de meslekte kalmak istemiyor. Ya bir şekilde idari pozisyona geçip öğretmenlikten ayrılıyorlar ya da akademiye geçiyorlar, okul dışında denetçilik gibi alanlara kayıyorlar” dedi.
RAPORA ulaşmak için tıklayınız