Trabzon Ortahisar Prof. Dr. Necmettin Erbakan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde; pedagojiye aykırı bir şekilde şiddet içeren karelerle cihatçı örgütlerin propagandasının yapıldığı “Kudüs’e Selam” sergisinin açılmasına, yine aynı okulda Recep Tayyip Erdoğan, Necmettin Erbakan, İsmail Kahraman, Melih Gökçek gibi siyasi figürlerin fotoğraflarının yer aldığı, Bülent Ecevit’in ise yerildiği bir köşenin oluşturulmasına Trabzon’da tepki gösterdik.
Genel Başkanımız Kadem Özbay, Genel Örgütlenme Sekreterimiz Şenol Eyüboğlu, Trabzon Şube Başkanımız Tamer Özlü, Şube Sekreteri Tuncay Çolak, Şube Basın, Yayın ve Uluslararası İlişkiler Sekreteri Zeynep Uludüz, Şube Mali Sekreteri Adnan Keleş ve Prof. Dr Necmettin Erbakan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi İşyeri Temsilcimiz Ali Barutçu,
‘Kudüs’e Selam Resim Sergisi’ne ilişkin Trabzon Valisi İsmail Ustaoğlu ve Trabzon Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Burak Fettahoğlu’nu ziyaret ederek bilgi verdi. Trabzon Valisi ve İl Milli Eğitim Müdürü konunun takipçisi olacaklarını söyledi. Trabzon Barosu Başkanı Duygu Keleş Aydın’ı da ziyaret ederek konuya ilişkin görüş alışverişinde bulunuldu.
Ziyaretlerden sonra Trabzon Şubemizde Genel Başkanımız Kadem Özbay yaptığı basın açıklamasında hem söz konusu okuldaki “Kudüs’e Selam” sergisini hem de Karadeniz Teknik Üniversite’si KYK yurdundaki “şort ve pantolon yasağı”nı değerlendirdi. Genel Başkanımız Kadem Özbay şunları söyledi:
Biz eğitim emekçileri “okullara siyaset sokulmasın” dedikçe siyasi iktidardan, dernek maskesi takmış tarikatlardan güç alan okul yöneticileri, bunun tersini yapma gayretlerini hızlandırmıştır. Bu durumun en güncel örneklerinden birisi de Trabzon Ortahisar Prof Dr Necmettin Erbakan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde yaşanan rezalettir.
Garip bir şekilde hikmetinden sual olunmayan Okul Müdürü Halil İbrahim Aydın’ın okul duvar ve koridorlarına 22 Eylül 2021’de ansızın kondurduğu “Kudüs’e Selam” sergisi ve okuldaki sözüm ona Necmettin Erbakan köşesi, tüm hukuksuzluğuyla, itirazlara rağmen fiili olarak kalıcı hale getirilmiştir.
Antisemitizm ve siyasi propaganda köşesi haline gelen ve AKP’nin tüm il teşkilatlarıyla işbirliği içinde olan Kudüs Kardeşlik Derneği’nin hazırladığı bu “sergikondu”yu hukuksuzluğu ve pedagojiye aykırılığı üzerinden kamuoyuna ifşa eden Eğitim-İş Trabzon Şubemiz ise üstü kapalı hadsiz imalarla sindirilmeye çalışılmaktadır.
Peki nedir bu okuldaki sergilerin özelliği; tekrar anlatalım:
-Yasal prosedür ve yönetmeliklerin emrettiğinin aksine Bakanlıktan ya da Valilik’ten izin almadan kondurulan bu sergi her şeyden öne hukuksuz bir etkinliktir. Duyurulduğu tarih aralığından sonra da inatla kalıcı hale getirilmesi, hukuksuzluğu pekiştirmiştir.
-Sergideki fotoğraflarla cihatçı örgütlerin propagandası yapılmakta, çocukların beyni yıkanmaya çalışılmaktadır.
-Fotoğraflardaki silahlar, patlama görüntüleri ve şiddet kareleri pedagojiye aykırı ve çocukların psikolojik gelişimleri açısından zararlıdır.
-Gerekli izinler alınmadan, para kaynağı belirtilmeden, evrakları dosyalanmadan kondurulan bu sergi çerçevesinde hediyeli, hurmalı, lokumlu, baklavalı, dini içerikli açıklamalar içeren pusulaların dağıtılması da rezaletin boyutunu katlamıştır. Anlaşılmaz bu duruma tepki gösteren öğretmenler açısından da okul artık huzursuz bir yer haline gelmiştir.
Okuldaki Erbakan köşesinde ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dahil birçok AKP’li siyasetçinin resminin bulunması ve dönemin başbakanı merhum Bülent Ecevit’in yerilmesi; bir nostalji köşesi değil siyasi parti bilboardu olarak dizayn edildiğini ortaya koymaktadır.
Trabzon Şubemizin uyarılarına rağmen ve basında çıkan haberlerden sonra sergiler bu haliyle kalıcılaştırılmış ve yetmezmiş gibi Eğitim-iş kara çalınarak hedef haline getirilmiştir.
Trabzon yerel basınında yıllardır faaliyet gösteren Günebakış adlı gazetede Ali Öztürk adlı bir yazar, sergiye dair bu haklı eleştirileri dile getiren sendikamızı hedef gösterdiğinden, bizlere cevap verme gereği doğmuştur.
1-Yazar, sergide antisemitizm yayılıyor dediğimiz için sendikamızın “başka bir kapıda, başka bir şeye yaranma gayretinde” olduğunu iddia etme cüretinde bulunmuştur. Bir yerlere yaranmak için kalem oynatanların, kara çalanların bu anlamda bizimle empati kurmasının zorluğu ortadadır. O yüzden yardımcı olalım: Eğitim-İş’in Cumhuriyet’in ilkelerinden ve özgücünden başka yaslanacağı bir güç de yoktur buna ihtiyacı da.
2-Hedef gösterildiğimiz bu yazıda, sergide silah ve şiddet unsurlarının olmadığı iddia edilmiştir. Oysa sergide yayınlanan fotoğrafların görüntüleri sendika olarak elimizdedir. Yani yazının bu kısmı da açıkça yalandır.
3-Yazıda Erbakan köşesinde AKP’lilerin resimlerinin olmasına verdiğimiz tepki de küçümsenip, “tabi ki siyasi yol arkadaşları da anlatılmalıydı” deniyor. Biz de o zaman sormak istiyoruz: Mesleğinizi icra ederken kullandığınız dilden, üstüne bastığınız toprağa kadar tüm vatanı borçlu olduğunuz Atatürk için neden aynı hassasiyeti göstermemektesiniz? Atatürk köşesinde Atatürk’ün yanı sıra silah arkadaşlarını, Cumhuriyet’in önemli sıçrayışlarında büyük roller oynayan isimleri tanıtmak neden hiç aklınıza gelmedi? Sadece yaranma gayretinde olduğunuz iktidar söz konusu olduğunda mı bu kadar detaycı oluveriyorsunuz?
Sırf hukuksuz ve pedagojiye aykırı bu sergilere karşı çıktığı için Eğitim-İş’i İsrail yanlısı olarak yaftalama gayreti, “faşizm, konuşma yasağı değil, söyleme mecburiyetidir” sözünün ete kemiğe bürünmüş halidir. Ama bilinsin ki Eğitim-İş, kökleri TÖS’e, TÖB-DER’e, Köy Enstitüleri’ne, dalları ise Başöğretmen’in işaret ettiği rotaya kadar uzanan köklü bir çınardır. Eğitim-İş, faşizm karşısında susacak, yılacak bir demokratik kitle örgütü değildir. O yüzden emeklerinizi boşa heba etmeyin.
Bugün Trabzon Valiliği ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü ziyaretlerimizi gerçekleştirdik ve Sayın Valimiz ve İl Milli Eğitim Müdürümüzle detaylı bir görüşme yaptık. Eğitim-İş Genel Merkez düzeyinde konunun takipçisi olacağımızı ifade ettik. İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne Eğitim-İş Genel Başkanı imzalı şikayet dilekçemizi verdik. Hem Sayın Vali hem de Sayın İl Milli Eğitim Müdürü bu hassas konuyu takibe aldıklarını belirttiler.
Oturduğu koltuğun çerçevesini çizen kanun ve yönetmeliklerden bihaber okul müdürünün akıbetinin takipçisiyiz . Atılan ve atılmayan her adımla ilgili kamuoyunu bilgilendirme görevimizi yerine getireceğimizi, konunun peşini bırakmayacağımızı ilan ediyoruz.
Başöğretmen’in bize emanet ettiği gelecek nesillerin beyinlerinin siyasi propagandayla yıkanma girişimlerinin karşısında dimdik duruyoruz.
Resim sergisinde kullanılan fotoğraflar için tıklayınız
“KTÜ’DEKİ ŞORT VE PANTOLON YASAĞININ TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ”
Trabzon’da tüm kamuoyuna yansıyan, özgür düşünce, bilim ve topluma örnek olacak çalışmaların merkezi olması gereken ve Türkiye’nin köklü üniversitelerinden olan Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde, siyasi iktidarın atadığı liyakatsiz yöneticiler ile üniversiteleri şekillendirme politikalarının bir sonucu olarak üzücü bir olay yaşanmıştır.
Üniversite kampüsü içerisinde bulunan Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü'ne (KYK) bağlı erkek öğrenci yurtlarının yemekhane ve kantininde öğrencilerin şort ve kısa pantolonla girilmesinin yasaklandığı ortaya çıkmıştır.
Ülkenin birçok yerinde siyasi iktidarın ve yandaş yapının sırtını sıvazladığı liyakatsiz yöneticilerin Ramazan ayını bahane ederek gericilik konusunda bir yarışa girdikleri açıkça gözlenmektedir. Son günlerde olanlara bakıldığında; Anayasa'ya göre tüm yurttaşlarına inançlarına bakmaksızın eşit hizmet vermekle yükümlü olan devleti yönetenlerin, böyle taciz uygulamalarıyla laiklik ilkesini nasıl çiğnediğine tanık olmaktayız.
Yemekhane ve kantin girişlerine asılan yazıda, “Kantin ve yemekhaneye şortlu ve kısa pantolonlu girmek kesinlikle yasaktır” diyen KYK yönetimine soruyoruz; hangi yetkiye dayanarak öğrencilerin kıyafetlerine karışıyorsunuz? Kimsenin dini inanışı, bir başkasına sorumluluk yükleyemez ve bir başkası üzerinde baskı oluşturamaz. Üstelik bu baskının bilimin, özgür düşüncenin ve aydınlığın ocağı olan üniversitelerde yapılması kabul edilemez.
28 Şubat sürecindeki uygulamaları bahane ederek bugün eğitimde gericiliği bir politika olarak uygulayanlar, tüm eğitim kurumlarını yobazlığın "ikna odaları" haline getirmeye çalışmaktadır.
Kamuoyunda oluşan tepkiler üzerine yurt görevlileri hakkında idari soruşturma başlatan Gençlik ve Spor Bakanlığı’nı uyarıyoruz, bu skandalı münferit göstermeye ve sorumluları korumaya çalışmayın! Bu konuda toplumda oluşan rahatsızlığı ve farkındalığı bertaraf edebilecek hiçbir açıklama olamaz.
Eğitim-iş olarak bu gerici hamlelere karşı mücadelemizi hem eylemliliğimizle hem hukuki yollara başvurarak koruyacağımızı, bu ülkenin geleceği olan çocuklarımızı ve gençlerimizi bu karanlığa feda etmeyeceğimizi bir kez daha vurguluyoruz.