Güncel Sendika Haberleri

04 Ekim, 2021

SAĞLIKLI EĞİTİM İSTEMEMİZ ENGELLENMEYE ÇALIŞILDI

 “Sağlıklı Eğitim İstiyoruz” talebiyle, Milli Eğitim Bakanlığı’nın önünde yapmak istediğimiz basın açıklaması, kolluk kuvvetlerince engellendi; en temel sendikal hak ve özgürlüklerden biri olan protesto hakkımız gasp edildi!

Ankara’da gerçekleştirdiğimiz Başkanlar Kurulu öncesi, üye ve yöneticilerimiz, okulların ve eğitimin pandemi koşullarına uygun hale getirilmemesine dikkat çekmek için Genel Merkezimiz önünden Bakanlığa yürümek istedi. Tarikatların, iktidara yakın derneklerin her türlü etkinliği düzenlediği bu dönemde, Eğitim-İş'in tüm toplumun geleceğini ve sağlığını ilgilendiren bu hayati konuya dikkat çekmek istemesi, pandemi gerekçesiyle engellenmeye çalışıldı.

Genel Başkanımız Kadem Özbay ve Merkez Yönetim Kurulu Üyelerimiz, polis ekipleriyle görüştü. Zaman zaman gerginliklerin yaşandığı görüşmede polisler yürüyüşe izin verilmeyeceğini söyledi. Anayasal bir hak olan gösteri/protesto hakkımızın gaspına yönelik bu antidemokratik baskıya rağmen, Özbay basın açıklaması yaparak taleplerimizi dile getirdi. Kolluk kuvvetlerinin Anayasal suç işlediklerini asıl yargılanacak olanların bu hakkı gasp edenler olduğunu belirten Özbay, şunları söyledi:

"Anayasa'dan aldığımız hakla, en demokratik hakkımızı kullanmak için kendi evimiz olan, bizim sayemizde ayakta duran, arkasında hiçbir hesap yapmadığımız, liyakatsız, kayırmacı bir atama beklemediğimiz, koridorlarını kendi çıkarlarımız için meşgul etmediğimiz ama adı itibariyle başöğretmenimizden bize kalmış olan Milli Eğitim Bakanlığı'nın, yani öğretmenlerin, eğitim emekçilerinin evi olması gereken, bizlere idarecilik, makamlar vermek için değil de sesimizi bugüne kadar yapmadıklarını orada ilan etmek için Bakanlığın önünde olmak istedik. Ancak görünen tablo, ülkemiz öyle bir hale gelmiş ki Anayasa, yani toplumsal sözleşmemizin üzerinde burada erk sahipleri yetkilerini aşmış ve demişlerdir ki 'siz kendi evinize gidemezsiniz.' Bunu buradan kınadığımızı ilan etmek istiyorum."

"KAOSUN SORUMLUSU, SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRMEYEN SİYASİ İKTİDARDIR"

Eğitim kurumlarının 6 Eylül'de açıldığını hatırlatan Özbay, şöyle konuştu:

"Üniversitelerimizin yurt, barınma sorununu artık herkes biliyor. Bugün okullar açılmış ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın hiçbir tedbir almadığı tüm kamuoyunun gözünün önünde yaşanmaktadır. Kamuoyuna verileri bile doğru düzgün söylemeyen Milli Eğitim Bakanlığı, şu anda kendi bile şunu görmüştür ki binlerce sınıf karantina altındadır. Bunları kendi, ortalama verileriyle çarptığımızda, hani 26 kişi diyorlar ya, aslında doğruyu yansıtmıyorlar, bugün biliyoruz ki Ankara'nın, Denizli'nin göbeğinde 40 kişilik sınıflar var. Bu çocuklarımızla, eğitim emekçileriyle ilgili hiçbir tedbir almadan adeta bir kaos ortamı yaratmıştır. Bu kaosun sorumlusu Millî Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, sorumluluğunu yerine getirmeyen siyasi iktidardır.”

"SAĞLIKLI EĞİTİM, HERKESİN HAKKI"

Kamu çalışanlarının toplu sözleşmesini anımsatan Özbay, şunları söyledi: 

"Toplu sözleşme masasında kamu emekçilerini satan sözde sendikalar gibi değil, kendi üzerimize düşen sorumlulukla davrandık. Bir haftadır ülkenin her tarafında 'Sağlık eğitim istiyoruz' kokartlarıyla eğitim emekçilerimiz derslere girdi. Hatta o kadar güzel ki eğitim emekçilerimize, kantincilerimiz, servisçilerimiz, birçok yurttaşımız da destek oldu. Çünkü sağlıklı eğitim herkesin hakkıydı. Sağlıklı eğitim, bu ülkede Cumhuriyetin nimetleriyle bürokrat koltuklarını dolduranların, siyasi koltukları dolduranların değil, aslında gerçekten ihtiyacı olan insanların hakkıydı. O nedenle bir haftadır Eğitim-İş, sağlıklı eğitim istiyoruz eylemleri yürütüyor." 

"HER YIL 80, 100 BİN KİŞİYİ, ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİĞE, GÜVENCESİZ ÇALIŞMAYA MAHKUM EDİYOR"

Atama bekleyen eğitimcilere vurgu yapan Özbay, "Her yıl bu arkadaşlarımızın emeğini sömürüyorlar. Şurada bir lokantaya gitsek orada sigortasız, asgari ücretin altında biri çalıştırılsa oraya ceza keserler, kapatırlar. Ama bugün devlet iradesi maalesef ki öğretmen arkadaşlarımızı atamadığı gibi onları her yıl 80, 100 bin kişiyi ücretli öğretmenliğe, güvencesiz çalışmaya mahkûm ediyor. Emek sömürüsü yapıyor. O nedenle bir an önce derslik sayısı artırılmalı, sınıflardaki öğrenci mevcutları azaltılmalı, 700 binin üzerinde öğretmen arkadaşımız atama bekliyor, ataması yapılmalı. Yardımcı personellerin tamamı kadrolu olmalı, tam zamanlı çalışmalı, asla insanların emeği üzerinden sömürü yapılmamalıdır" taleplerini dile getirdi.