Güncel Sendika Haberleri

31 Ağustos, 2023

SEÇMELİ DERSLER EĞİTİMİ DİNSELLEŞTİRMENİN KILIFI YAPILAMAZ!

Eğitimi daha da gericileştirerek istediği kindar ve dindar nesli yetiştirmek için afet/salgın demeden uğraşan, her krizi fırsata çeviren iktidar ve onun eksenindeki Milli Eğitim Bakanlığı, bu kez gözünü yine seçmeli derslere dikmiştir.

Halihazırda etik dışı uygulamalarıyla bu dersleri seçmeli değil ‘dayatmalı’ haline getiren, okul yöneticilerine “din derslerini seçtirmeleri konusunda” her yıl usulsüz talimatlar veren MEB, bu kez bu dayatmayı daha sistemli hale getirmeye yönelik kritik bir adım atmıştır.

Tüm seçmeli dersleri “İnsan, Toplum, Bilim”, “Din, Ahlak ve Değer”, “Kültür, Sanat ve Spor” kategorileri altına toplayan Bakanlık, her öğrenci için bu kategorilerden en az bir dersi seçmeyi zorunlu kılmıştır. Böylece öğrenciler artık zorunlu din dersinin yanında bir de ‘seçmeli’ zorunlu din dersleri almak durumunda bırakılmıştır.

Okulların açılmasına kısa bir süre kala MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı eliyle yapılan bu düzenlemeyle ortaokullarda din dersi haftalık 4 saate çıkarılmıştır. Bu da yetmezmiş gibi İlgili kararın beşinci maddesinde aynı zamanda tüm ortaokullarda birinci sınıfta 18 saat Arapça dersi verilebilmesinin önü açılmıştır.

Altıncı madde de ise ‘velilerin talep ettikleri okullarda on (10) ders saatine kadar her türlü eğitici faaliyet uygulanabilir’ ifadesiyle dernek maskesi takmış gerici vakıflarla daha sık etkinlik yapmaya yasal bir kılıf yaratılmaya çalışılmıştır.

Aynı gerici uygulama, liseler için de geçerlidir. Liselerde zorunlu din dersi sayısı, bu kategori kurnazlığıyla haftalık en az 3 saate çıkarılmıştır.

Böylece iktidar bu hamlesiyle 2017’de yaptığı ortaokullarda ve liselerde din kültürü ve ahlak bilgisi ders saatlerini iki ders saatine çıkarmasının ardından arka yollarla bu saatleri daha da artırma yoluna gitmiştir.

Türk okullarında Arapça’nın önünü açan bu düzenlemenin yanı sıra Anadolu liselerinde ise ikinci yabancı dil olan Almanca/Fransızca dersleri zorunlu olmaktan çıkarılıp seçmeli hale getirilmiştir.

Eğitimi biraz daha gericileştirecek olan, Cumhuriyet’in temel ilkesi olan Laiklik ile bariz aykırılıklar taşıyan bu düzenlemeler, eğitim emekçileri açısından da yeni mağduriyetlerin kapısını aralama tehlikesini barındırmaktadır.

Okul yönetimleri, seçmeli ders seçimlerini okul bünyelerindeki öğretmen kadrosunu dikkate alarak Mayıs ayında tamamladığından, bu yeni düzenleme tam anlamıyla bir kaos yaratacaktır.

Yeni uygulamayla birlikte önemli alanlarda uzmanlaşmış çok sayıda öğretmenin norm fazlası haline gelmesi ve görev yaptıkları okullardan ayrılmak zorunda kalması an meselesidir.

Bu sinsi düzenlemeler okulların açılmasına 5 kala yapılmayıp daha önceden bildirilerek hazırlansaydı yaz aylarında tayin isteyerek mağduriyetten kurtulabilecek öğretmenler şimdi bir ‘oldu bitti’ mağduriyetiyle karşı karşıya bırakılmıştır.

Şimdiye kadarki dayatmalar, zaten okullardaki norm dengesini alt üst ederek eğitim emekçilerini de mağdur etmekteydi. Örneğin sınıfları 50 kişilik koca liselerde ancak 1 tane fizik, kimya ya da biyoloji öğretmeni istihdam edilirken, bu dayatmalar sonucunda onlarca din dersi öğretmeni bulunmaktaydı. Bu haksız durum, başka branşlardan mezun öğretmenlerimizi de haklı bir tedirginliğe sürüklemekteydi. Üstelik artan ders sayısı, Din Kültürü Ahlak Bilgisi öğretmenlerinin yönetici yapılmasına bağlı olarak din içerikli dersleri verecek öğretmen bulunamaması nedeniyle, eğitimci vasfı taşımayan din görevlerinin derslere girmesinin önü açılıyordu. Yeni düzenlemeyle bu akıl almaz tablonun daha da kötüleşeceği, hem eğitimciler hem öğrenciler açısından yeni mağduriyetler yaratacağı açıktır.

Eğitim-İş olarak iktidara ve MEB’e çağrıda bulunuyoruz:

Eğitimin tüm bileşenlerini mağdur edecek ve eğitimi daha niteliksiz, kaotik hale getirecek bu uygulamayı derhal iptal edin! Bu ülkenin kıymetli eğitimcileri de öğrettikleri derslere mecbur bırakılmış, sıralarda solmuş çocuklar değil, bilgiye aç gözler görmeyi hak etmektedir. Bilin ki bugün birkaç dersi seçme hakkı bile vermedikleri gençler, yarın ülke yönetimini belirleyen seçimlerde bugünleri unutmadan oy kullanacak bireylerdir. Dilinizden düşürmediğiniz ‘milli irade’ tekerlemesiyle daha fazla çelişmeyin.

Laik eğitimin savunucusu olan Eğitim-İş olarak konunun takipçisi olacağımızı, yaşanacak her mağduriyetin hesabını sonuna kadar soracağımızın altını çiziyoruz.

MERKEZ YÖNETİM KURULU