Bilindiği gibi sendikamız Eğitim-İş, eğitim çalışanlarının sorunlarından biri olan angarya ve baskı aracı niteliğindeki nöbet hizmetlerinin ücretlendirilmesi ve normdan sayılması amacıyla kararlı bir tutum sergilemiş ve Mayıs 2013 tarihinden bu yana bir dizi eylemlilik süreci başlatmıştır. Bu kapsamda geçtiğimiz Mart ayından başlamak üzere her ayın ilk pazartesi gününü içine alan hafta nöbet tutmama eylemi başlatmıştır.
Son derece haklı, meşru ve demokratik olan bu eylemimiz diğer sendika üyesi ve sendikasız eğitim çalışanları tarafından da destek görmüştür. Bu ilgi ve desteğin sonucu olarak diğer sendikalarda bu konuyu dillendirmeye ve çalışmalar yapmaya başlamıştır. Bu sevindirici ancak yetersiz bir gelişmedir. Temennimiz bütün eğitim işkolu sendikalarına yapmış olduğumuz resmi çağrıda olduğu gibi fiili ve meşru bu eylemimizde birliktelik sağlamaktır.
Öte yandan kraldan çok kralcı olan bazı yöneticiler bu eylemimizi kırmak için eyleme katılan eğitim çalışanlarına sonraki hafta tutmadıkları nöbetleri de tutturma ya da eylem haftası eyleme katılmayan eğitim çalışanlara fazla nöbet yazarak hem eylem kırıcılığı hem de eğitim çalışanlarını karşı karşıya getirme gibi girişimler yapmaktadırlar.
Bu kraldan çok kralcı olan işgüzar yöneticilere hatırlamak isteriz ki Sendikalar, 87 nolu ILO Sözleşmesinin 2 ve 3. maddeleri, Anayasamızın 53/2, 90/5. maddeleri, 657 sayılı Yasanın 22. maddesi uyarınca kamu görevlilerinin çıkarlarını savunmak ve geliştirmek için kurulmuş yasal bir örgütlerdir. Bu örgütler 87 nolu ILO Sözleşmesinin 3/1. md. ve fıkrası, 151 nolu Sözleşmenin 3. maddeleri uyarınca kamu görevlilerinin çıkarlarını savunmak ve geliştirmek amacı ile etkinlikler düzenlemek hakkına sahiptir. 87 nolu Sözleşmenin 3/2. maddesi uyarınca kamu otoriteleri bu hakkı sınırlayacak veya bu hakkın yasaya uygun şekilde kullanılmasına engel olacak müdahalede bulunamaz.
Sendikal faaliyet kapsamında bulunan eylem etkinlik kararının bu anlamda engellenmesi ve sınırlandırılması işaret edilen kanun ve anayasal teminat altında olan sendikal faaliyette bulunma hakkını engeller niteliktedir. Söz konusu bu tutumun esasında Türk Ceza Kanunu’nun 118. maddesinde “Sendikal Hakların Kullanılmasının Engellenmesi” suçuna sebebiyet vereceği de açıktır.
Yukarıda ifade edilen sendikal faaliyetin gerçekleştirilmesinde hayati öneme sahip olan ve kanun tarafından tanınmış sendikaların etkinlikte bulunma hakkının kullanılmasını etkisiz kılacak her türlü girişimin hukuka aykırı olacağı açık olup bu uygulamanın yasal dayanağı da bulunmamaktadır.
İşaret edilen hususlar ışığında, kapsamlı adli ve idari takibata esas olmak üzere, nöbet eylemine katılan sendika üyelerimizin ayın pazartesi ile başlayan ilk haftasına isabet eden nöbet görevlerinin ayın devam eden haftalarına dağıtılması yönünde bu talimatları veren yöneticiler hakkında gerekli girişimleri başlatmış bulunmaktayız. Bundan sonra da hukuksuz ve sendikal eylemi kırıcı nitelikte talimat veren yöneticiler hakkında da aynı girişimleri yapacağımızın bilinmesini isteriz.