Bugün Türkiye tarihinin en karanlık günlerinden birinin yıl dönümüdür. 28 yıl önce bugün, faşist güçlerin organize ettiği gerici bir linç kalabalığı, 33 aydın, sanatçı, yazar ve 2 otel çalışanı gence kıymış, milletin yüreğinde hiç kapanmayacak bir yara açmıştır.
12 Eylül faşizminin Kahramanmaraş'ta, Çorum'da örgütlediği karanlık organizasyonlara yeni adres olarak tayin edilen Sivas, 2 Temmuz 1993'te en karanlık gününü yaşamıştır.
Madımak'ta kalan aydınlara karşı faşist güruhu organize edenler, günler öncesinden gazetelerde aydınları yobazlara hedef gösterenler, iftira atanlar, kolluk kuvveti olmalarından dolayı güvenliği sağlamakla yükümlü olmalarına rağmen olay yerine bilerek geç gidenler, tekbir getirerek benzin bidonu ve meşale taşıyan kalabalık kadar cana susamıştı. Madımak'ı dumana, Türkiye'yi yasa boğdular. Ateşin bazen sadece düştüğü yeri değil, onu söndüremeyen herkesin yüreğini de yaktığı acı bir ders olarak bilincimize kazındı.
Katliamın ardından başlatılan göstermelik yargı süreci, evrensel hukuk ilkeleri "insanlık suçları zaman aşımına uğrayamaz" demesine rağmen, AKP döneminde zamanaşımı kararıyla sonlandırıldı. O dönemde Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'ın zamanaşımı kararını "Hayırlı olsun" diye duyurması, katliamın zanlılarından bazılarının ve zanlıların hararetli avukatlarından bir kısmının AKP'den siyasete atılması, katliamı protesto etmek için harekete geçen yurttaşların neredeyse her yıl engellemelere maruz kalması, insan olan herkesin genzini yakan o dumanın yükseldiği binanın kebapçıya dönüştürülmesi için iktidarın gayret etmesi, katliamın yaralarını sarmak bir yana, 28 yıllık yarayı tuz basarak açık tuttu.
Ne yazık ki bugün, 21 yıldır iktidarı elinde tutan siyasal İslam, yakıt olarak Madımak'ı yakan benzini kullanmaktadır. Geçmişteki bu acı derslere rağmen bugün hala, farklı inanç grubundaki yurttaşlara, muhaliflere, laikliğin savunucularına tehditler yükseltilmekte ve hala ateşle oynanmaktadır. Mezhepçilik, tekleştirme, öteki gördüğünü sindirme ve ezme, bir devlet politikası haline getirilmektedir.
Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz:
Türkiye, halkını doğduğu yere göre ayrıştırıp birbirine düşman etmekten, inanç farklılıklarını kullanarak ayrıştırmaya kadar çeşitli düşmanca politikalara sahne olsa da her zaman halkının yüreğindeki aydınlık ve Cumhuriyet'in ilkeleri sayesinde raydan çıkmamıştır. Tarih boyunca bu beyhude gayretler, bu kanlı tertipler, Türk halkının ortak çatısı olan ve her yurttaşın eşit, bir arada huzurla yaşayabilmesi için kurulan Cumhuriyet'in değerlerine toslamıştır. Sivas'ta yakılan canların halk nezdinde hiçbir zaman unutulmamış olması, bu karanlık gayretlerin her zaman boşa düşeceğinin ispatıdır!
MERKEZ YÖNETİM KURULU