Soma’da 301 madencinin katledildiği facianın üzerinden 6 yıl geçti. AKP iktidarının “kaza” diyerek normalleştirmeye çalıştığı ancak sadece Türkiye tarihinin değil, dünyada son 50 yılın en ölümcül 2. maden kazası olan Soma faciasını unutmadık, unutmayacağız.
Geçen 6 yılda acılar hala taze olduğu gibi, yaraları daha da kanatan gelişmeler yaşandı. İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini bilerek ve isteyerek almamak hata değil, cinayettir. Bu cinayetin sorumluları, hesap vermek bir yana iktidar ve “ölüm madencinin fıtratında var” diyen dönemin Başbakan’ı tarafından korundu. Hakkında “taksirle öldürme” suçundan 15 yıl hapis cezası verilen maden patronu tahliye oldu ve 301 maden işçisinin ardından, adalet de insanlık da bir kez daha göçük altında kaldı.
İşçinin emeğinin olduğu kadar yaşamının da ucuz olduğu bu ülkede, iş kazalarına bağlı işçi ölümlerinin artması, Soma ve Ermenek’te yaşananlar bir tesadüf değildir. Güvensiz ve esnek çalışmayla, taşerona iş gördürmenin adeta genel kural olduğu, işsiz yığınlar yoluyla çalışanların tehdit edildiği, sendikalaşmanın önüne engeller konulduğu bir dönemden geçiyoruz.
İşsizlik ve yoksulluk, ekmeğe ihtiyacı olan yurttaşlarımıza iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınmadığı ortamlarda, güvencesiz, örgütsüz çalışmayı dayatıyor. Bu durum can kayıplarını da içeren ölümcül kazaları beraberinde getiriyor. Daha fazla kar için işçinin, emekçinin yaşamını hiçe sayan zihniyetin sonucu olarak Türkiye bugün iş cinayetlerinin en fazla olduğu ülkelerden biridir.
Tüm iş kollarında ama özellikle ağır ve tehlikeli işlerde taşeron işçilik uygulamasına bir an önce son verilmelidir.
Eğitim-İş olarak Soma başta olmak üzere tüm iş cinayetlerinde yaşamını kaybeden kardeşlerimizi saygıyla anıyor, emeğin karşılığını aldığı, ağır çalışma koşulları, işçi kıyımları ve taşeronlaştırmanın son bulduğu hakça bir düzen için özgürlük mücadelesini yükseltmek gerektiğini vurguluyoruz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU