Soma'daki katliamda hayatını kaybeden yüzlerce madenciyi anmak için Siverek Anadolu Lisesi'nde öğrencilerle birlikte üç dakikalık saygı duruşunda bulunan Eğitim-İş üyesi öğretmenler hakkında tutanak tutulmuş ve soruşturma açılmıştı.
Tutanakta, saygı duruşunun izinsiz olduğu iddia edilmiş ve şu ifadelere yer verilmişti: "Siverek Anadolu Lisesi'nde 15.05.2014 Perşembe günü, Manisa ili Soma ilçesinde meydana gelen maden kazasında hayatını kaybeden işçiler için okul idaresinin öğrencilerin üç dakikalık saygı duruşuna resmi yazı olmadığı için izin vermediği halde sınıflarda toplanmayla ilgili izinsiz duyuru yaptığınız ve aynı gün saat 09.30'da (ikinci dersin teneffüsünde) okul öğrencilerini bahçede topladığınız ve öğrencileri üç dakikalık saygı duruşuna katılmalarını sağladığınız tarafımızdan tespit edilmiştir."
Soruşturma sonucunda ise “görev yeri sınırları içerisinde herhangi bir yerin toplantı, tören ve benzeri amaçlarla izinsiz olarak kullanılmasına yardımcı olmak” suçu işlendiği iddiasıyla üyemiz öğretmenlere 1/30 oranında aylıktan kesme cezası verilmiştir.
Artık bu ülkede, insanlarımız matem hakkından dahi mahrum bırakılmaktadır. Hükümet tarafından üç günlük ulusal yas ilan edilmişken, çocuklara insan yaşamının önemini, yaşanan felaketler karşısında ulusal duyarlılık göstermek bilincini aşılamak ve Soma’daki madenci yakınlarının acısını paylaşmak isteyen öğretmenlerimiz hakkında maaş kesimi cezası verilmesi utanç vericidir. Bu ceza, ulusal yas ilan edenlerin de ne kadar samimiyetsiz olduğunu göstermektedir.
Kibir ve zulümle bezenmiş bir iktidarın, gölgesinden dahi korktuğu bugünlerde baskı ve sindirme politikaları tüm çıplaklığıyla gözler önüne serilmektedir.
Siyasi iktidar, Gezi Parkı eylemleriyle başlayan, 17 Aralık operasyonu ve Soma faciasıyla devam eden toplumsal muhalefetin intikamını almaya devam etmektedir. Yaşananlar bu ülkede hırsızların, zalimlerin değil; zulme ortak olmayanların, demokrasi talep edenlerin ve ifade özgürlüğü gibi en temel hakkını kullananların cezalandırılmak istendiğini göstermektedir.
Biliyoruz ki muktedirlerin asıl saldırısı; eşitlikten, özgürlükten, adil ve demokratik bir yaşamdan yana tavır koyan herkese karşıdır! Dolayısıyla üye ve yöneticilerimizi, disiplin soruşturmalarıyla ve işsiz bırakmayla tehdit edenler, farklı düşünen bütün kesimlere gözdağı vermek istemektedir.
Grev hakkımızdan, uluslararası hukuktan, anayasadan bihaber olan ve "ben yaptım oldu" diyerek attıkları her adımı meşru görenler bilmelidir ki, bugüne kadar bu tarz baskıcı uygulamalara karşı asla boyun eğmedik ve eğmeyeceğiz. Sendikal özgürlükler, demokrasi ve barış mücadelemizi abluka altına alarak bizleri yolumuzdan döndürmek isteyenler, ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar başarılı olamayacaklardır.
Sendikamızın mücadele kararlığını sınamaya kalkanları ise uyarıyoruz! Bizleri yoksullaştıran, yoksunlaştıran, haklarımızı ve güvencelerimizi birer birer tırpanlayan, kendilerine muhalif her sese polisle, yargıyla karşılık verenler bilmelidir ki, ayakları altındaki zemin her geçen gün biraz daha kaymaktadır. Demokrasi taleplerine tahammülsüzlüğün, başlatılan cadı avının nedeni de budur. Eğitim-İş olarak öğretmenlerimizin yalnız olmadığının ve haklarında verilmiş olan cezaların iptali yönünde tüm adımları atacağımızın bilinmesini istiyoruz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU