Güncel Sendika Haberleri

29 Aralık, 2014

TBB BAŞKANI FEYZİOĞLU’NDAN EĞİTİM-İŞ’E ZİYARET

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Eğitim-İş’i ziyaret ederek, “Laik Eğitim ve Emeğe Saygı Yürüyüşü”nün son durağı Ankara Tandoğan meydanındaki polis müdahalesi nedeniyle geçmiş olsun dileklerinde bulundu.

Genel Başkanımız Veli Demir’in makamında gerçekleşen görüşmede, Genel Mali Sekreterimiz Nazım Kırcı ve Genel Özlük-Hukuk ve TİS Sekreterimiz Gülfer Murat da hazır bulundu.

Feyzioğlu’nun nezdinde gözaltılar sırasında Eğitim-İş’e destek olan Ankara Barosu avukatlarına teşekkür ederek konuşmasına başlayan Genel Başkanımız Demir, “Ülkemizin hukuk devleti olmaktan uzaklaştığı bir süreçte, Sayın Feyzioğlu hukukun bağımsızlığı için mücadele etmekte, ses vermekte, nefes olmaktadır. Kendisine teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi.

Demir, AKP’nin 2002 yılında iktidara yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele edeceğini iddia ederek geldiğini vurguladı ve şöyle konuştu:

“AKP iktidarında ülke açık cezaevine dönmüştür. Yolsuzlukları ise zaten ayyuka çıkmıştır. Biz Milli Eğitim Bakanlığı’na yazı yazarak 17-25 Aralık’ın okullarda yolsuzlukla mücadele haftası olarak kutlanmasını istedik. Belki de 20 Aralık’ta Tandoğan’da yaşadığımız polis şiddetinin nedeni buydu. Ancak Türkiye’de demokrasi ve hukuk mücadelesi verenler yalnız değildir. Yaşanan hukuksuzlukların hesabı birgün mutlaka görülecektir.”

Feyzioğlu ise “Geçtiğimiz günlerde bir daha yaşanmasını istemediğimiz üzücü sahneler yaşadık. Tüm öğretmenlerimize sizin nezdinizde geçmiş olsun diyorum. Ankara Barosu avukatlarına da teşekkür ediyoruz. Polisle öğretmenler arasında adeta kalkan oluşturdular” dedi.

Anayasa’ya göre şiddete başvurmadan yapılan bütün gösterilerin temel hak olduğunu ve izin almaya gerek olmadığını vurgulayan Feyzioğlu, şunları söyledi:

“Gösteriyi yapacakların gösterinin en etkin olacağını düşündüğü yerde yapması da temel haktır. İzin almadan bu gösteriyi yapmaları mümkündür. Polisle halkı bu şekilde karşı karşıya getirmek son derece yanlış ve tehlikelidir. Polis devletin gücüdür ve hukuk ne diyorsa onu yapmalıdır. Hukukun dışına çıkmamalıdır. O nedenle polisin de ‘ben eline kalem almaktan başka bir şey yapmayan öğretmenlere vuramam’ diyecek güveni sağlayacak hakları kazanması gereklidir.

Laik eğitim dedik, akılcı, bilimsel eğitim dedik ama copla, plastik mermiyle, gazla karşılaştır. Türk toplumunu eğitimsiz bırakmak isteyenler, ülkeyi sömürgeleştirmek isteyenlerdir. O nedenle öğretmene kalkan cop sömürgeciliğe hizmet etmektir. Özgürlük şiddetle bastırılmaz. Özgürlüğü şiddetle bastırmaya çalışanlar bilsinler ki özgürlük ve halk kalıcıdır, baskıcılar gidicidir. Kamu görevlilerine sesleniyorum, sizlere verilen emirleri gayrimeşru ise iade edin. Anayasa böyle diyor. Kraldan çok kralcı olmayın. Sizi harcarlar. Sonra ellerini yıkayıp sizden kurtulurlar. Devletin valileri siz içişleri bakanının emir eri değilsiniz. Polis müdürleri siz devletin polis müdürlerisiniz. Unutup da yanlış yapanlar, unutulmaz. Hukuk orada duruyor. Bugün askıya alınması, askıda kalacağını göstermez.”