Güncel Sendika Haberleri

16 Kasım, 2018

TERÖRLE MÜCADELE; AYDINLARI AVLAMA MEKANİZMASI DEĞİLDİR!

Uzun bir dönemdir iktidarın baskıları altında, tek adama tapmanın farz olduğunu iddia eden rektörlerin zorbalıkları içinde sıkışan akademi dünyasına, bu sabah bir fiili darbe daha vurulmuştur.

Polisin sabah saatlerinde yaptığı operasyon kapsamında Bilgi Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Turgut Tarhanlı ile Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Betül Tanbay'ın da aralarında bulunduğu 20 kişi gözaltına alınmıştır.

Gözaltına alınanlar arasında Bilgi Üniversitesi kurucularından Yiğit Ali Ekmekçi, iş adamı Hakan Altınay, Hafıza Merkezi'nin kurucu üyesi Meltem Aslan Çelikkan, sanat merkezi DEPO'nun kurucusu Asena Günal, gazeteci Çiğdem Mater ve Boğaziçi ile Bilgi üniversitelerinden çok sayıda akademisyenin de olduğu öğrenilmiştir.

Gözaltına alınan akademisyenlerin, hakkında iddianame bile hazırlanmadığı halde bir yıldır tutuklu bulunan insan hakları aktivisti Osman Kavala ile hiyerarşik bir düzen içerisinde hareket ettikleri iddia edilmiştir.

 

AKIL DIŞI SUÇLAMALAR!

Daha Osman Kavala’nın bile neyle suçlandığı meçhulken, “onunla organize biçimde faaliyet göstermenin” nasıl bir suç teşkil ettiği ise akıllarda soru işaretleri bırakmıştır.

Suçlamalar arasında bir halk isyanı olan Gezi Direnişi’ni derinleştirmek, toplantılar düzenlemek, direnişi görmeleri için yurt dışından aktivistleri davet etmek, birçok yurttaşı canından eden biber gazının Türkiye’ye satışını zorlaştırmak gibi akıl sınırlarını tahrip eden iddiaların bulunduğu da öğrenilmiştir.

Yani; her türlü antidemokratik kanunu, torba yasalarla Meclis’ten geçiren iktidar, terörle mücadeleyi de bir torba haline getirmiş, haz etmediklerini doldurur hale gelmiştir.

Devletin; eğitim, savunma, ticaret gibi en hayati kollarını cemaat kisvesindeki bir terör örgütüne bırakan, zamanında “ne istedilerse veren”, rant için ‘kandırılan’, bile bile lades olan, bunun bedelini de ülkeye ödeten bir anlayış, şimdilerde terörle mücadele adı altında bir cadı avı başlatmıştır.

Eğitim-İş olarak en başından beri bir vatan haini olduğunu üstünü basa basa söylediğimiz Fethullah Gülen denen eli kanlı şarlatan ile boy boy fotoğraflar çektiren isimler, sırf Meclis’te yakın akrabaları bulunduğu için “kandırıldık” deyip cezadan kurtulurken, hiçbir cemaatle ilgisi olmadığı kamuoyunca açıkça bilinen bilim insanlarının “kripto örgüt üyesi” ilan edilerek hapsedilmesi furyası, hız kazanmıştır.

 

UÇURUMA GİDEN BU YOLDAN DERHAL DÖNÜLMELİDİR!

Yaşasa, Aziz Nesin’in bile yazacak bir şey bulamayacağı bu akıldışı tablo, Türkiye’de adaletin artık nasıl bir sopa haline getirildiğini de bir kez daha göstermiştir.

Eğitim-İş olarak tekrar uyarıyoruz:

Bilimden, bilim insanlarından, aklın sesinden, insani talepleri dile getirenlerden uzaklaştığınızda, “kandıracak” yapılara daha yakın hale gelmiştiniz. Aynı hatayı sürdürmek, terörle mücadeleyi müsamereye dönüştürmek, akademiyi akıl almaz baskılarla sindirmek, en başta size kaybettirecektir.

Şimdi sopanız haline getirdiğiniz adalet, bir gün size dahi lazım olacaktır!

Bu absürt gidişe bir son verilmeli, buna da haksız yere hapsedilen akademisyenlerin serbest bırakılmasıyla başlanmalıdır!

            MERKEZ YÖNETİM KURULU