Güncel Sendika Haberleri

16 Ağustos, 2010

TOPLU GÖRÜŞMEDE GİZLİ PAZARLIK KOKUSU ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE EVET OYU VERECEKSİNİZ, TOPLU SÖZLEŞMEYİ ALIP GİDECEKSİNİZ!

 

15 Ağustos 2010 Pazar günü, hükümet ve memur konfederasyonlarının toplu görüşme için oturdukları toplantı masasında, senaryosu önceden tasarlanmış bir oyun seyrettik. 8 yıldır ‘toplu sözleşmesiz’ geçen toplu görüşmelere, dokuzuncu yılında bir ‘toplu sözleşme eylemi’ damgasını vurdu.

Her yıl bir bahaneyle görüşme masasını terk eden KESK, bu yıl yeni bir inci yumurtlayarak, görüşmelerin 12 Eylülden sonraya ertelenmesini önermiştir. Memur-Sen’in de destek çıktığı bu söylemle, 12 Eylül’de yapılacak anayasa halk oylamasında AKP’nin değirmenine su taşıyacak bir senaryo ortaya koymuştur. KESK, anayasa taslağında yer alan “toplu sözleşme” maddesi gereğince “Oylamadan sonra halkımız evet verip kabul ederse toplu görüşme değil, toplu sözleşme yaparız.” diyerek kamu çalışanlarının üzerinde bir “evet” deme baskısı oluşmasına katkı sunmaya çalışmaktadır. Bu durumun hükümet adına toplantıya katılan bakanın da AKP’nin de ne kadar hoşuna gittiği açıklamalardan anlaşılmaktadır. 

Görüşme öncesi toplu sözleşme konusundaki sorunun tartışmaların geçtiği masada değil, yasada olduğunu söyleyen Memur-Sen Başkanı Ahmet Gündoğdu ise, hükümetin konuyu yasadan anayasaya taşımak istediği bu süreçte, sorunu anayasaya ve sandığa atılacak oylara uyarlamakta ve hükümetin elini güçlendirmektedir. 

Yani referandumdan sonraya atılacak bir toplu sözleşme vaadi ile verilmek istenen mesaj son derece açıktır: ‘Anayasa değişikliğine evet oyu vereceksiniz, toplu sözleşmeyi alıp gideceksiniz!’ Hükümet, yapılan bu pazarlıkla kamu çalışanını, kendisine verilecek toplu sözleşme rüşvetine karşılık, referandumda sandığını evetle doldurmanın, sonraki seçimlerde iktidara giden kestirme bir yol açmanın peşindedir. KESK ve Memur-Sen ise getirdiği öneriyle hükümetin ekmeğine yağ sürmektedir. 

12 Eylül’de Evet çıkma ihtimalini güçlendirmek için  ‘Nasılsa memurla toplu sözleşme yapacağız, bu nedenle şimdi toplu görüşme yapmayalım.’ gibi bir hava yaratılmıştır. Böyle bir öneri referandumda atılacak oyun rengini belli etmektedir.

Oylanacak olan anayasa metninde yer alan grevsiz toplu sözleşme hakkı ve hükümetin oluşturacağı uzlaşma kurulunun vereceği kesin kararla kamu çalışanlarının hakları yargısız infaza terk edilmektedir. KESK’in ve Memur-Sen’in grevli ve toplu sözleşmeli yasal bir hakkın elde edilmesi mücadelesi yerine AKP’nin muhalefeti, kamu çalışanlarını, sendikaları ve demokratik kitle örgütlerini yok sayarak kendisinin hazırlayıp dayattığı anayasaya sığınması, onu referans göstermesi emek ve çalışanlar adına çok düşündürücüdür. İster istemez AKP ile kapalı kapılar ardında gizli görüşmeler mi yapılıyor kuşkusu kafalarda yer etmektedir. Çalışanların hak ve çıkarları yerine başka pazarlıklar mı egemen olmuştur yoksa bu sürece? Peki masayı terk eden konfederasyon başkanı, anayasa değişiklik paketine grev hakkını koymayan hükümetin, referandum öncesi göstermediği niyeti, referandum sonrası gösterebileceğine gerçekten inanmakta mıdır? 

Yaşanan bu süreç bir bakıma hükümetin, toplu sözleşme yapmak konusunda samimi olup olmadığının da sınavıdır. Uluslar arası sözleşmelerden doğan ve hukuksal anlamda da herhangi bir engele takılmayan sözleşme yapma yükümlülüğünü yerine getirmekten geri duran hükümet, EVET’çilere fırsat yaratmanın derdine düşmüştür. 

Eğitim-İş olarak Toplu Görüşme sürecine katılan bütün konfederasyonları uyarıyoruz. Grevsiz toplu sözleşme ve hükümetin uzantısı olan Uzlaştırma Kurulu’na çalışanların haklarını gasp ettirme çabalarına ortak bir dirençle karşı konulmalıdır. Aksi takdirde 4688 sayılı yasa ile çekilen sıkıntılar bu sefer anayasal düzenlemeyle daha da perçinlenecektir. Buna asla izin verilmemelidir. Grevli, toplu sözleşme yasal düzenlemesi için ödünsüz mücadele edilmelidir.
 
Genel Merkez Yönetim Kurulu

Haberleri görüntülemek için tıklayınız.