Gerçeklerden uzak veri açıkladığı gerekçesiyle TÜİK önünde yapmak istediğimiz eyleme polis müdahale etti, en temel sendikal hak ve özgürlüklerden biri olan protesto hakkımız gasp edildi.
Merkez Yönetim Kurulu Üyelerimiz, Şube ve Temsilcilik Başkanlarımız, Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş ve bağlı sendikalarımızın Yönetim Kurulu Üyeleriyle birlikte TÜİK önünde basın açıklaması yapmak üzere toplandık. Polis müdahale tehdidinde bulundu ve itilerek TÜİK önünden uzaklaştırılmak istendik.Görüntü almak isteyen gazetecilerin de engellendiği müdahalede, "Direne direne kazanacağız" sloganları atıldı.
Polisin biber gazı da kullandığı saldırısı sırasında, Genel Başkanımız Kadem Özbay, Genel Mali Sekreterimiz Hüseyin Selçuk ve İstanbul 3 No’lu Şube Başkanımız Alkoç Turan Başgönül, sert bir şekilde darp edilerek yaralandı. Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Mehmet Balık, Genel Mali Sekreter Mücahit Dede, Denetleme Kurulu Başkanımız Suat Sadış, Ankara 3 No’lu Şube Başkanımız Doğan Dağdelen ve Denizli Şube Başkanımız Namık Kemal Aydoğan gözaltına alındı.
"HİÇBİR KUVVET ANAYASADAN, BU CUMHURİYETİN YURTTAŞLARINDAN ÜSTÜN DEĞİLDİR"
Genel Başkanımız Kadem Özbay, Anayasal bir hak olan gösteri ve protesto hakkımızın gaspına yönelik bu antidemokratik baskıya tepki gösterdi ve şöyle konuştu:
"Bugün yaşadığımız olay Türkiye’nin yaşadığı acı tablonun net göstergesi. Bugün emekçilerin, işçinin, çiftçinin en temelinde de mücadele hattımızda kamuda çalışan eğitim çalışanlarının sesini kamuoyuna duyurmak istedik. Büyük şehirlerde artık öğretmenler aileleriyle birlikte kendine ev arkadaşı arar hale geldi. Bugün devletin bir diğer memuru olan, kolluk görevlisi olan polis arkadaşım da benimle aynı sıkıntıyı yaşıyor. Diyorum ki: ‘Sen Ankara’da çocuğunun ev kirasını ödeyebiliyor musun? Okul masraflarını karşılayabiliyor musun? Bugün iktidarın borazanı haline gelmiş TÜİK, senin hakkını gasp ediyor farkında mısın?’ Bugün kendi çocuğunun eğitim masraflarını karşılayamazken, eve gittiğinde aynen bizler gibi öğretmenler gibi, eğitimciler gibi o marketten çıkardığın fişin üzerini tek tek çizerken, artık evime peyniri ne kadar alacağım diye düşünürken bugün bu eğitimcilere yaptığınız bu şiddet tarihin en dip yerinde kayıtlı kalacaktır. Sen anayasanın üzerinde yönetmeliklerin üzerinde bir emiri yerine getiremezsin.
Oradaki polis arkadaşlara seslendiğimizde, bizim fikrimizi sorgulaması bizim bu ülkeye karşı sorumluluğumuzu sorgulaması onların vicdanlarıyla hayatları boyunca çatışma yaşayacakları bir andır. Ülkenin acı tablosu, bizler gibi yoksulluk sınırının altında ücret alan polislerin eğitimcilere şiddet uygulayacak hale gelmesidir. Hiçbir kuvvet, anayasadan, bu cumhuriyetin yurttaşlarından üstün değildir. Bugün uygulanan emir kanunsuzdur. İster cumhurbaşkanı olun ister vali olun, bu ülkenin hiçbir yurttaşından üstün değilsiniz. Türkiye tarihinde kara bir leke olarak kalacak talimatı yerine getirmişlerdir. Öğretmenlerin, memurların, işçilerin, emekçilerin temsilcilerinin üzerine biber gazı ile şiddetle müdahale etmişlerdir. Biz haklarımızı alana kadar, hatta buradan altını çiziyorum; bize o şiddeti uygulayanların ve o talimatı verenlerin çocuklarının bu ülkede daha özgür yaşayabilmesi için sonuna kadar mücadeleye devam edeceğiz."
Açıklamanın ardından Genel Başkanımız Kadem Özbay ve Genel Mali Sekreterimiz Hüseyin Selçuk, İstanbul 4 No'lu Şube Başkanımız Alkoç Turan Başgönül hastaneye giderek darp raporu aldı. CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya hastaneye gelerek destek verdi.
Buradan Emniyet'e geçen Genel Başkanımız Kadem Özbay ve Genel Mali Sekreterimiz Hüseyin Selçuk, gözaltına alınan arkadaşlarımızın ifadelerinin alınmasını takip etti.Daha sonra gözaltına alınıp serbest bırakılan mücadele arkadaşlarımızla birlikte Konfederasyonumuz Birleşik-Kamu-İş’in önünde basın açıklaması yaptık.