Güncel Sendika Haberleri

07 Nisan, 2011

YGS'DE YAŞANAN ŞİFRE SKANDALININ SORUMLULARI HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDUK.

 

ÖSYM, Yükseköğretime Giriş Sınavı’nda adaylara ve öğretmenlere yönelik abartılı üst aramalarıyla gündeme gelmişti. Böylesi bir uygulamanın ardında başka ne olabilir diye düşünürken, asıl büyük skandal patlak verdi: Özel yazılımla soru şifreleme!

Sınav yapıldıktan kısa bir süre sonra, sınav soru kitapçılarının bir şifreleme yöntemi ile şifrelendiği ve sınava giren bazı adaylara da bu şifreleme sayesinde bir çıkar sağlandığı iddiaları söz konusu olmuştur. İddialar karşısında ÖSYM yetkililerin açıklamalarının son derece yetersiz ve çelişkilerle dolu olması kuşkuları artırmış, sınavın şaibeli olduğu yönündeki görüşleri daha da güçlenmiştir. Üstelik daha KPSS’de yaşanan hırsızlığın perde arkası aydınlatılmamışken, YGS’de yaşanan şifre skandalı ÖSYM’ye karşı duyulan güvensizliği ve şüpheyi bir kat daha artırmıştır. 

Açıkça görülüyor ki şifreleme yöntemi ile yapılan bu kopya girişimi, bazı kişi ya da grupların haksız çıkar sağlama amacını ortaya çıkarmaktadır. Sınavdan bir-iki gün önce bazı dershanelerin bu şifreleme yöntemini bildiği ve öğrencilerle paylaştıkları yönündeki bilgiler de günlerdir kamuoyunda tartışılmaktadır. Dolayısıyla bu süreç ideolojik bir istismar politikasının, kendi yayılım alanlarında taraftarını toplama ve yetiştirme idealinin bir aşamasından başka bir şeyi akla getirmemektedir.

ÖSYM başkanının söylediği gibi 1 milyon 700 bin kitapçığın kamuoyu ile paylaşılması, cevap anahtarları açıklanmadan bir şey ifade etmeyecektir. Kaldı ki kitapçıkların üzerinde işaretleme yapılmış orijinalleri paylaşılmadıkça sorun çözülmeyecek; aksine şüpheler ve iddialar daha artacaktır. Bu noktada yapılması gereken, alanında uzman tarafsız bir komisyonun söz konusu kitapçıkları incelemek üzere bir an önce oluşturulmasıdır. Bu skandalın en ince ayrıntısıyla ortaya çıkarılmasını sağlamak, önce ÖSYM’nin sonra da kendisine sorulan soruları muhatabı olmadığı gerekçesiyle yanıtsız bırakan Milli Eğitim Bakanı’nın sorumluluğundadır.


Yapılan açıklamalar birbiriyle çelişkili ifadeler barındırdığı ve birçok noktayı karanlıkta bıraktığından, konuya ilişkin hiçbir mesafe alınamamıştır. 1 milyon 700 bin öğrenci ve ailenin uğradığı bu haksızlık, sınav iptal edilerek bir an önce giderilmelidir. Bu süreçte öğrencilerimizin LYS’ye girerken kafalarındaki şüpheleri gidermek, sınava güvenli bir şekilde girmelerini garanti edecek önlemler almak büyük önem taşımaktadır. 

Şifreleme yönteminin nasıl olduğu, kim tarafından, kimlerin bilgisi ve yardımıyla gerçekleştirildiği, kimlere servis edildiği ve karşılığında ne tür bir çıkarın söz konusu olduğunun ortaya çıkarılması için gerekli yasal sürecin bir an önce başlatılması gerektiği görüşündeyiz. ÖSYM başkanı ve sorumlu diğer yetkililerin, doğrudan böyle bir oluşum içerisinde olmasalar dahi gerekli tedbirleri almamaları nedeniyle, görevlerinin gereklerini yerine getirmedikleri ortadadır. 

Eğitim ve Bilim Emekçilerinin temsilcisi olarak, ÖSYM Başkanı başta olmak üzere bu eğitim ve bilim hırsızlığının sorumlularını istifaya çağırıyoruz. Görevini kötüye kullanan tüm sorumlular hakkında da suç duyurusunda bulunduk.

Merkez Yönetim Kurulu

Suç duyurusu dilekçesini indirmek için tıklayınız.