Sınava beş kala barajın kaldırılması gibi hayati bir değişikliğin yapıldığı YKS 2022, sonuçlarıyla ve toplu verileriyle AKP’nin şimdiye kadarki en büyük sınav başarısızlığı olarak tarihe geçmiştir.
Sırf “baraj altında kalan öğrenciler” konulu haberlere konu olmasın diye değiştirilen sınav sistemi, öğrenciler ve veliler açısından kaosa yol açmış, yerleştirmelerin nasıl olacağı şimdiden kara kara düşünülmeye başlanmıştır.
ÖSYM’nin açıkladığı sınav verilerini ilmek ilmek inceleyen ve geçen senelerle karşılaştıran sendikamızın Bilim Kurulu, hazırladığı değerlendirme raporuyla sınav sisteminin adaletsizliğinin ve eğitim sisteminin bu sınavdan kopukluğunun röntgenini çekmiştir.
Değerlendirme raporumuzdaki çarpıcı başlıklara değinecek olursak:
• Başvuru yaptığı halde sınava girmeyen 226 bin aday olduğu halde, sınava giren öğrenci sayısında 591.539 kişilik çok büyük bir artış olmuştur. Bu yığılmayla beraber zaten her sene tartışılan kontenjanların iyice yetersiz kalacağı ve birçok gencimiz için hayal kırıklığının kapıda beklediği açıktır.
• 96.518 aday, 100 puan altında kalmış, bir başka ifadeyle TYT’de sıfır çekmiştir. Geçen yılki YKS’de 23.691 olan bu sayıdaki artış, sınava giren aday sayısındaki artışı da katlayarak 4 kattan fazla yükselmiştir. Elbette bu oranda, YKS’nin eğitimcilerin itirazlarına rağmen 135 dakika olan oturum süresinin 165 dakikaya çıkarılarak stresin artırılmasının payı da büyüktür. Baraj sistemi varken “yetersiz” kabul edilecek bu adaylar, eğer aileleri varlıklıysa şimdi bu puanlarla diledikleri özel üniversiteden mezun olacaktır. Dolayısıyla bu bir kelebek etkisine yol açacak; bu gençlerin 5 yıl sonra çeşitli mesleklerde faaliyet gösterecek ve ülkenin yakın geleceğinde kalite ve liyakat yaraları daha da derinleşecektir. Tam da bu çelişkiler nedeniyle YKS 2022, yoksul öğrenci ile zengin öğrenci arasındaki makası daha da açmıştır.
• Bu yılki TYT, adayların Türkçe konusunda 2018’den bu yana en başarısız oldukları sınav olarak da tarihe geçmiştir. AYT’de ise bu vahim kompozisyon ayrıntılı hale gelmektedir: Çarpık eğitim sistemi yüzünden gençler kendi ana dillerinde sorulan 40 sorudan ancak ortalama 17’sine doğru yanıt verebilmiştir. Oysa anadile hakimiyet, kişinin sadece kariyeri için değil meseleleri kavrayışı, kendini ifade edebilmesi gibi hayati becerilerin de temelidir.
• Ayrıca sosyal bilimlerdeki net sayılarında da düşüş yaşanmış, matematik ve fen bilimlerindeki netler de geçen yılki gibi artış bile denemeyen ufak oran değişiklikleri göstererek yerlerde gezmektedir. Yabancı dil dışında tüm testlerde Türkiye ortalaması yüzde 50’nin bile altında kalmıştır.
Özetle, veriler açıkça ortaya koymaktadır ki; sınavdan barajın kaldırıldığı bu yıl, gençler, pandeminin psikolojik travmasıyla girdiği geçen yıla göre bile çok daha kötü sonuçlar elde etmiştir. Bu sınav, eğitim sistemimizin yerinde bile saymayıp, geriye gittiğinin en net ve güncel göstergesi olmuştur. Üstelik artık yerleştirmede neredeyse tek başına rol oynayacağı belirtilen ortaöğretim başarı puanının adil ve şeffaf dağıtılmıyor olması, adaletsizlik tablosunu daha da pekiştirecektir. Bu nedenle yerleştirmede adaletsizliğin artacağı, her türlü desteğin verildiği imam hatiplerle, velileri memnun etmek için notların bol keseden dağıtıldığı özel okulların öğrencilerinin haksız bir avantaj elde edeceği açıktır.
Adil olmayan bu sistem ve yine onun kadar adaletsiz olan sınav yüzünden üniversiteye giremeyen gençleri sosyal baskı ve stres beklerken, üniversiteye girecek öğrenciler de iktidarın görmezden geldiği barınma-beslenme-ulaşım sorunlarıyla karşı karşıya kalacaktır.
Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz:
Bu sınavda sıfır çekenler, çocuklarımıza anadillerini bile öğretemeyen bir sistemi kuranlardır!
Bu sınavda sıfır çekenler, verdikleri eğitim ile sınavın kopukluğunu yıllardır ve bile isteye görmezden gelenlerdir!
Bu sınavda sıfır çekenler, sıfır vizyonlu MEB ve onun “hınk” deyicisi ÖSYM’dir.