Kadının evden çıkmamasını, ekonomik ve sosyal olarak erkeklere bağımlı kalmasını isteyen zihniyetin, bir ülkenin eğitim sistemini yönetmesi halinde ne olacağı YÖK'ün son hamlesiyle tekrar cevap bulmuştur.
“Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” projesinin MEB tarafından kaldırılmasının ardından YÖK de “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” projesinin sonlandırıldığını duyurmuştur.
Akademide Kadın Çalışmaları ve Sorunları Komisyonu’nca 2015 yılında hazırlanan ve YÖK tarafından, “Tutum Belgesi” adıyla üniversitelere gönderilen Yükseköğretim Kurumları Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi, gericiler tarafından hedef alındıktan sonra “bilindik” bir gerekçeyle sonlandırılmıştır. Özgecan Aslan cinayetinden sonra hazırlanan ve kadına yönelik şiddet ile tacize karşı yapılacaklar konusunda akademik çalışma yürütülmesini öngören projenin hayata geçirilmeyeceği bildirilmiştir. Daha da utanç verici olan, konuya ilişkin YÖK Başkanı Yekta Saraç'ın yaptığı açıklamadır.
Saraç, "Projenin, toplumsal değerlerimiz ve kabullerimizle mütenasip olmadığı ve toplumca kabul görmediği hususunun göz önünde bulundurulması gereği ortaya çıkmıştır" diyerek YÖK Başkanı değil, adeta ulema gibi konuşmuştur.
CİNSİYET FAŞİSTLİĞİNDE TEK YUMRUK OLDULAR
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Kadın ve erkek eşit değildir, olamaz", eski Başbakan Yarımcısı Bülent Arınç'ın "Bir kadın olarak sus" sözleri hala kulaklarımızda çınlarken, iktidarın bürokratlarının da toplumsal cinsiyet konusunda onlarla tamamen aynı renkte olduğu bu gelişmelerle bir kez daha ispat bulmuştur. Ülkede okumayan, çalışmayan, konuşmayan, gülmeyen kadınlar yaratmaya çalışan eril zihniyet, artık bu niyetini kamufle etmeye bile tenezzül etmeyecek kadar pervasızlaşmıştır. İktidarın bu konuda ne kadar ileri gidebileceği ise imkanı olmayan kız çocuklarını eğitimle buluşturan rahmetli aydınımız Türkan Saylan'ın uğradığı saldırılardan hatırlanabilir.
Ama bilinmelidir ki cinsiyet faşistliğindeki bu ısrar, bu ülkede kadına fırsat tanındığında ne olduğunun en iyi örneklerinden olan Sabiha Gökçen'in tebessümüne, Türkan Saylan'ın 'kardelenler' hayaline ve bu topraklara değer katmış daha nice kadınımızın aziz hatırasına çarpacak ve eninde sonunda gerileyecektir. Çünkü bu çağ dışı zihniyeti geriletecek olan bir Eğitim-İş vardır. Yoksul bir kız çocuğunun okula giderken giydiği lastik ayakkabısındaki çamur, bu faşist zihniyeti savunan herkesten daha temizdir! O çamurdan doğacak parlak yarınlarda ise, bu cinsiyet faşizmi için sadece ve sadece utanç vardır!
Eğitim-İş olarak kadınların gülüşünden geçen o parlak yarınların en büyük savunucusu ve eğitimde cinsiyet eşitliğinin kaldırılma gayretinin karşısında en büyük engel olduğumuzu bir kez daha ilan ediyoruz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU