27.03.2011 tarihinde Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) yapılmış ve sınav yapıldıktan kısa bir süre sonra, soru kitapçıklarının şifreli olduğu iddiası ortaya atılmıştı. ÖSYM’nin kamuoyunda oluşan büyük tepki ve endişenin önüne geçmek amacıyla yaptığı açıklamalarda yer alan derin çelişkiler, sınavı daha da şaibeli hale getirmekten başka etki yaratmamıştır. Başlangıçta iddiaları yalanlayarak sorunu örtbas etme gayretine giren ÖSYM ve hükümet yetkilileri, bir süre sonra, her geçen gün bir yenisi ortaya çıkan, kamu vicdanını kanatan bilgi ve belgeler karşısında, idari zafiyeti ve kusuru kabul etmek zorunda kalmışlardır.
Kamuoyu ile paylaştığımız üzere sendikamız, skandal ortaya çıkar çıkmaz olayda kusuru bulunanların cezalandırılmaları amacıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştur. Suç duyurumuz sonrasında YÖK, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma izni isteğine olumsuz yanıt vererek, ÖSYM Başkanı Ali DEMİR ve diğer kamu görevlileri hakkında haksız ve hukuka aykırı biçimde soruşturma izni vermemiştir. YÖK, ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir’in ÖSYM Teşkilat Kanunu’nun 4(1) maddesinde belirtilen, “Başkanlık hizmetlerinin mevzuata, Yönetim Kurulu kararlarına, Başkanlığın amaç ve politikalarına uygun olarak düzenlenmesi ve yürütülmesi sorumluluğunu yerine getirmediği kabulünün ardından, kendisini ceza mahkemesi yerine koyarak yetki gasbı yoluyla Ali Demir ve olayda kusuru bulunan diğer ilgilileri adeta beraat ettirmiştir. YÖK, kusurlu fiillerin Türk Ceza Kanunu hükümleri uyarınca suç teşkil etmediği yönünde hukuki sonuçlara varmıştır. YÖK’ün verdiği bu karar, içerik olarak benzerine az rastlanacak bir keyfiyet içermektedir. Oysaki YÖK’ün sorunla ilgili görevi olayda ilgililerin kusurun olup olmadığını tespit etmekten ibarettir. YÖK yetki gaspı yoluyla yetki sınırlarını aşarak, “ilgililer kusurlu ama ben mahkeme yerine ceza kanuna baktım, bu fiiller suç değilmiş!” diyemez. Somut olayda kusurlu eylemlerle ilgili delilleri toplama ve toplanan delillere göre hukuki nitelendirme yapma hak ve yetkisi, ceza mahkemesine ait bir yetkidir. YÖK’ün kendisini ceza mahkemesi yerine koymak suretiyle ortaya koyduğu hukuk dışı bu tutumu, başlı başına görev kusuru oluşturmaktadır.
YÖK’ün kusurlu eylemlerin ceza hukuku açısından suç teşkil edip etmediğinin değerlendirilmesi amacıyla ceza yargılamasının önünü açma yükümlülüğünü ihlal eden kararının itirazen incelenerek kaldırılması amacıyla Danıştay’a başvurduk.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Veli DEMİR
Genel Başkan
YÖK'ün kararını indirmek için tıklayınız.
Danıştay'a verilen itiraz dilekçesini indirmek için tıklayınız.