Güncel Şube Haberleri

26 Eylül, 2013

MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜMÜZ YÖNETİLEMEMEKTEDİR

Milli Eğitim Müdürlüğümüz yönetilememektedir. Müdürlüğümüzün el attığı her iş eğitim çalışanlarını, velileri ve öğrencileri sonuçlarıyla rahatsız etmektedir. Milli eğitimde her taraf sorunla dolu bir hal aldı. Bütün işler yandaşa, kendinden gördüğü yakınına bir ayrıcalık yaratabilmek için kurgulandığından müdürlüğümüz yönetilemez haldedir. Ne atamada, ne görevde yükselmede, ne soruşturmalarda ne öğrencilerimizin okul seçimlerinde, bir düzen, bir kural, bir kaide kalmamıştır. Milli Eğitim Müdürümüz, bunca sorun varken, iş kolunda örgütlü, bizde dahil hiçbir sendikadan, sorunların çözümü noktasında görüş de sormamaktadır.

Hatta geçin görüş sormayı, Milli Eğitim Müdürümüz randevu taleplerimize ve müdürlüğüne yazdığımız yazılara da cevap verme gereği duymamaktadır. Her iş ben yaptım oldu mantığı ile görülmektedir.

Müdür atamalarını yandaşlar açısından garantiye almanın, hukuksuzluğu olarak icat edilen sözlü sınav garabetinin sonuçları ortadadır. Şapka düştü kel göründü. Kral çıplak arkadaşlar. Bugün hükümetin öteki işlerinde olduğu gibi eğitim işlerinde de hukuksuzluk, adaletsizlik diz boyu olmuştur.

Sözlü sınav, yapısı ve doğası gereği asla objektif olamaz. Bu nedenle kamu yönetiminde de bir değerlendirme aracı olarak ta kullanılamaz.

Hukuksuzluğun son noktası olarak icat edilen sözlü sınavlar bırakın müdür adaylarını, çocukları bile ikna etmekten uzaktır. Her şey bütün eğitim camiasının gözünün önünde açıkça benim adamım senin adamın zihniyeti ile yürümektedir. Kısaca kendilerinden değilsen vay haline.

İlimizde hızlı bir şekilde hiçbir ölçüsü ve hesabı olmadan ortaokullar imam hatibe dönüştürülmektedir. Biz imam hatibe karşı da değiliz. Ancak, artık bazı semtlerde normal ortaokul kalmamıştır. Milli Eğitim Müdürümüzün bizce siyasi iktidara daha çok yaranmak için yaptığı bu dönüşümler sayesinde; ortaokul seviyesinde imam hatip adeta zorunluya dönüşmüştür. Gelen veli ve öğrenci şikayetleri ciddiye alınmamaktadır.

Hatta asıl işin tuhafı, dönüşen okulların eski öğrencilerinin tamamı zorunlu bir şekilde imam hatip ortaokuluna aktarılmıştır. Veliler ve öğrenciler şaşkındır. Olan bitene şaşırmayan sadece bizleriz arkadaşlar. Çünkü biz bu kafanın milli eğitimin işlerini yürütemeyeceğini aksine mevcut durumu bir kaosa sürükleyeceğini daha öncesinden tespit etmiştik.

Yeni açılan imam hatip okullarında, ortalama okul başına 50-100 öğrenci düşerken, tek tük kalmış normal ortaokular da sınıf başına 40-50 öğrenci düşmektedir.

Hiçbir hesabı yapılmadan, dönüşen okulların öğretmenleri norm fazlasına çıkarılmış. Yine olmayan bir sürü sorun yaratılmıştır. Milli eğitim müdürlüğümüzde işler,  ben yaptım oldu zihniyetiyle yürümektedir. Bir sürü öğretmen hiç gereği yokken norm fazlasına çıkarılıyor, yer değişikliğine zorlanıyor sonra gelen tepkiler üzerine yeni yollar aranmaya çalışılıyor. Örneğin normal ortaokulun fen, sosyal, Türkçe gibi branşlarındaki öğretmenleri o okulda dururken, sanki okul yeni dönüşen okul değil de yeni açılmış bir okul gibi, okula yeni her branşta öğretmen atanıyor.   Durum gerçekten anlaşılır gibi değil. Bir an önce eğitim işlerine sayın valimizin el atması gerekmektedir.

Öğretmenlerimiz ve idarecilerimiz yandaşlar kadrolaşacak diye düzmece soruşturmaların kıskacına alınmıştır. Yeter ki, bir arkadaşımızın yerine yandaş sendikadan, çevreden biri gözünü diksin. Hemen asılsız bir şikayet, ardından soruşturma açılıyor. Tam o sırada teftiş kurulu devreye giriyor, sanki bir talimat almış gibi soruşturma sonuçlanıyor. Arkadaşımız yerinden oluyor, yerine daha önceden ayarlanan arkadaş atanıyor. Süreç neredeyse bu basitliğiyle devam ediyor. Biz tabi ki süreci yargıya taşıyoruz ve sonuçta da yüzde yüze yakın bir şekilde haklı da çıkıyoruz. Ama atı alan üsküdarı geçiyor arkadaşlar.  Buradan sayın valimizi bir kez daha göreve davet ediyoruz.

İdare hukuku kimsenin oyuncağı değildir. Bu güne kadar mevcut müdürümüzün elinde hukuk yandaşa dokunulmazlık zırhı, ötekine ise demoklesin kılıcı gibi işletilmiştir. Bu gidişe buradan hep birlikte dur diyoruz.

Ne mutlu ki, bizler yandaş değil, çağdaş Türkiye’nin onurlu, ilke ve inançları uğruna ideallerini peşkeş çekmeyen bir sendikayız.

Fakir Baykurt’un dediği gibi yalvarmayan, boyun eğmeyen Türkiye’nin öğretmenleriyiz.

Bizler Eğitim-İş olarak ne olursa olsun bütün işleyen sürecin takipçisi olacağız. Kamu gücü hiçbir zaman ölçüsüz, sınırsız ve keyfi kullanılamaz.

Buradan Eğitim-İş olarak, bu haksızlıkları yapanların, yaptıklarını yanına kar bırakmayacağımızı bir kez daha söylüyoruz.

 

                                                                                                                               Şükrü BALUN

                                                                                                                                   Eğitim-İş Konya Şube Başkanı