Yönetmelikte, okullarda mescit ve abdesthane olması zorunluluğu öngörülmüş, bununla birlikte İmam Hatipleştirme damgasını vurmuştur.
Vatandaşların din ve vicdan özgürlüğü değerleri kapsamında ibadet etme veya ibadet etmeme olgusunda devletin tarafsız kalması laik devlet ilkesinin temeli olarak kabul edilmektedir. Devlet, nasıl ki inanç ve ibadetlerini yerine getirmek isteyen vatandaşların bu özgürlüğünü güvenceye almak, bu özgürlüğün gereği gibi yapılabilmesi konusunda gerekli tedbileri almakla yükümlüyse, aynı şekilde devletin hiç kimseyi belirli bir inanç ya da ibadete zorlamaması ya da zorlanmasına neden olunabilecek ortamın yaratılmaması konusunda gerekli tedbirleri almakla yükümlü olacağı açıktır.
Bir mevzuat hükmü olarak zorunlu mescit uygulamasına yer verilmesinin gerek öğretmenler gerekse de öğrenciler üzerinde baskı yaratacağı kuşkusuzdur. Bu anlamda öğrencinin gerek okul idaresi gerekse de katılacak diğer öğrenciler nezdinde yaşayacağı “mahalle baskısı” olgusu düşünüldüğünde bu sonuca varmanın çok uzak olmayacağı görülmelidir. Pek tabi ki her vatandaşın din ve vicdan hürriyeti temelinde istediği ibadeti istediği şekilde yapabilmesi mümkündür ve bu husus da laik devlet ilkesinin temel güvencesidir. Ancak devletin okullarında öğrenciler ve öğretmenler arasında bu yönde yaşanacak ayrışmanın da eğitim öğretim hayatında olumsuz etkilere neden olabileceği göz ardı edilmemelidir.
Diğer yandan yönetmelik asıl olarak iktidarın tüm okulları İmam Hatip Liselerine dönüştürme politikasını gerçekleştirme isteğini yerine getirmeyi amaçlamaktadır. Özellikle nüfusun az olduğu şehirlerde okulların neredeyse tümüyle İmam Hatip Liselerine dönüştürülmesi gayreti açıkça görülmektedir. Yönetmelikte idareye, “verimlilik düşüklüğü” gibi soyut ve belirsiz kavramlar gerekçe göstererek istediği okulu kapatma yetkisinin verilmesini de yine aynı hedefi sağlamaya yönelik çaba olarak yorumlamak gerekir.
Aynı kapsamda mevcut okulların örneğin imam hatiplere dönüştürülmesi halinde de okul isimlerinin değiştirilebilmesinin önü açılmıştır. Hatırlanacağı üzere Sendikamızca açılan davada Danıştay, keyfi olarak okul isimlerinin değiştirilemeyeceğine hükmetmiş, İsmail Hakkı TONGUÇ ve Mustafa Necati gibi Cumhuriyet kahramanlarının isimlerinin okullardan silinmesine izin vermemişti. Yeni düzenleme ile bu yargı kararlarının aşılmaya çalışıldığı açıkça görülmektedir.
Söze konu yönleriyle hukuka aykırı düzenlemeler öngören yönetmeliğe sendikamızca dava açılmıştır.
Okulların tektipleştirilmesine, laik devlet ilkesinin geriletilmesine izin vermeyecek hukuk mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU