YÖK Genel Kurulu 14.05.2015 tarihinde almış olduğu kararda, Öğretim Üyesi Yetiştirme Programına İlişkin Usul ve Esaslar olarak yer alan düzenlemede bir takım değişikler yapma kararı almıştır.
Dava konusu düzenlemeden önce bu alımlarda, adayların üniversite lisans not ortalaması, ALES Sınavı ve yabancı dil sınavı puanı esas alınmaktaydı.
Ancak YÖK, bu kriterlerin yanına dava konusu düzenleme ile bir de “alan sınavı” ilave etmiştir. Bu sınavın da yazılı ve/veya sözlü olarak yapılabileceği kararlaştırılmıştır. İfade edilen sözlü sınava dayalı alan sınavının ise toplam oran içerisindeki ağırlığı %40 olarak belirlenmiştir. Görüleceği üzere bu durumda sözlü olarak gerçekleştirecek olan bu sınav belirleyici unsur olacaktır.
Yazılı olarak gerçekleştirilecek alan sınavı kriterinin getirilmesinde kategorik olarak sorunlu bir husus olmamasına karşın bu sınavın sözlü olarak da yapılabilecek olması, kamuoyunda ciddi endişeyle karşılanan kadrolaşma tehdidini akıllara getirmektedir. Bu doğrultuda sözlü sınav uygulamasının fiiliyatta varacağı nokta da daha önceki benzer uygulamalardan tecrübe edildiği üzere aynıdır. Diğer yandan sözlü sınav uygulamasının yargı denetimine elverişsizliği, kariyer ve liyakat ilkelerine olan uyumsuzluğu da bilinen bir gerçektir. Danıştay’ın artık yer etmiş içtihatlarında ise bu durumun hukuka aykırılığı ortadadır.
Akademik yeterlilik gözetmeyen ve bilimsel olmaktan uzak sözlü sınav uygulaması üniversitelerde kadrolaşmaya yönelik bir adım olarak karşımıza çıkmaktadır. Eğitim-İş, söz konusu uygulamanın iptali için Danıştay nezdinde dava açmıştır.